3. Hukuk Dairesi 2014/19520 E. , 2015/625 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2013/551-2014/110
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili olan şirketin, bir diyaliz merkezi olduğunu; olay günü, davalı elektrik şirketinin sözleşmede belirlenen voltajdan daha yüksek voltajda elektrik vermesi nedeniyle, merkezde bulunan beş adet hemodiyaliz cihazının güç kartlarının yandığını iddia ederek; uğranılan zarara karşılık 18.223,TL"lik tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafın, kendi yükümlülüğünde olan koruma tedbirlerinin hiçbirisini almadığını, aynı hatla beslenen civar abonelerin hiç birisinde bu tarz bir arızaya rastlanılmadığını, davacının iddialarının soyut olduğunu savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacı tarafın, her hangi bir koruma önlemi almadığı; dolayısıyla, elektriğin voltaj değişiminin ve cihazların hasarlanmasının sorumluluğunun davalı yana yükletilemeyeceği gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, Dairemizin, 28.05.2013 tarih 2013/7223E-8587 K.saylı ilamı ile; ""...hükme esas alınmayan bilirkişi raporunda; "Diyaliz merkezinde arızalanan elektronik cihazların ve bunlara ait elektronik kartların arıza sebebinin tesise nominal gerilimden daha yüksek bir gerilim gelmesi sonucu meydana geldiğini ve tesiste arıza anında ölçülen gerilim değerleri yürürlükte olan yönetmeliklere göre nominal değerlerin dışındadır" denilmektedir. Birden fazla cihazın arızalanmasında, başka bir sebep olamayacağı, davalı kurumun bu durumdan sorumlu olduğunun belirtilmesi karşısında; davacının, asgari zorunlu önlemleri almadığından bahisle, davanın reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir."" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda; davacı yanın, elektrik voltaj değişimlerine karşı alması gereken önlemlerden hiç birisini almamış olduğu kabul edilerek, zararın oluşmasında müterafik kusurlu olduğu gerekçesi ile, belirlenen bedelin 1/2 sinin tenkisi ile 9.112,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyulmuş ise de; gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Dairemizin bozma ilamından sonra hazırlanan, 07.02.2004 havale tarihli, bilirkişi raporunda; davacı diyaliz merkezinde bulunan cihazların Kesintisiz Güç Kaynağı ile beslenmiş olması ve şebeke girişine manyetik şalter bağlanmış olmasının, tesiste oluşabilecek Aşırı Akım ve Gerilime karşı koruma tedbirlerinin alınmış olduğunu göstereceği, bu KGS ve manyetik şalterin koruma yapmamasının şebekeye gelen gerilimin KGS"nin ayar sınırları dışında bir değer olduğunu gösterdiği yönünde görüş bildirilmiştir. Ne var ki, mahkemece; bu rapora itibar edilmeyerek ve neden itibar edilmediği de açıklanmadan davacının ½ oranında müterafik kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir.
Somut olayda ise; mahkemece, gerekçesi açıklanmadan rapor hükme esas alınmamış; buna rağmen, yeniden rapor alınmadan hüküm tesis edilmiştir.
O halde, mahkemece yapılacak iş; daha önceki bilirkişi dışında konusunda uzman üç kişilik bilirkişiden oluşan heyetten, davacı şirketin davaya konu olan hasar konusunda kusuru olup olmadığını belirlemek üzere yeniden rapor hazırlanmasını sağlamak ve sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.