11. Hukuk Dairesi 2017/525 E. , 2018/6402 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 17/06/2016 tarih ve 2015/24-2016/428 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait gemi ile taşınması yapılan dökme buğday kepeği yükünün alıcısı ile yükleteni arasındaki anlaşmazlık nedeniyle, müvekkiline ait olan geminin haksız tedbirlerle 46 gün boyunca ... Limanında bekletildiğini, bu sürede müvekkilinin toplamda 1.196.48,00 USD tutarında zararının meydana geldiğini ileri sürerek zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Yem ve Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş vekili, davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalıya tebligat yapılamamıştır.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı uyarınca davalılardan ... İnc. şirketine ... Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla ... dışı tebligat yapılması için gerekli tercüme evrakları ile masrafları yatırmak üzere davacı vekiline verilen süreye rağmen gerekli tercüme işlemleri ile masrafların yatırılmadığı ve taraf teşkilinin sağlanamadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini talebine ilişkin olup, mahkemece davalı tarafa yapılması gereken uluslararası tebligat için masraf yatırılmadığından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 94. maddesine göre, kanunun belirlediği süreler kesin olduğu halde, hakimin tayin ettiği süreler, kural olarak kesin nitelikte değildir. Hakim belirlediği süreyi, süre geçmeden azaltıp, çoğaltabileceği gibi süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine ikinci bir süre de verebilir. Hakim, vermiş olduğu sürenin kesin olduğuna karar vermiş ise, bu sürenin kesin olduğunun ara kararında hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık şekilde ifade edilmesi, yapılması gereken işlerin teker teker açıklanması, tayin edilen sürenin bu işlemleri yapmaya elverişli bulunması ve de süreye uymamanın sonuçlarının açıklanarak tarafların uyarılması gerekir.
Somut olayda, 05.02.2016 tarihli celse 1 nolu ara kararı uyarınca, “Davalılardan ...’e yurtdışı tebligata ilişkin 27.01.2015 tarihli celsenin 1 nolu ara kararının aynen yerine getirilmesine, ... aracılığı ile işlemlerin yapılmasına, masrafların davacı tarafça karşılanmasına.” karar verilmiştir. Ara karar ile atıf yapılan 27.01.2015 tarihli celse 1 nolu ara kararında ise, “... Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü aracılığıyla yeniden ... dışı tebligat yapılmasına.” şeklinde karar kurulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece, 17.06.2016 tarihli celse de ise “davacı tarafın verilen süre ve kesin sürelere rağmen gerekli tercüme işlemlerini yaptırmayıp, masraflarının da karşılanmadığı için davalı ...’e ... dışı tebligatın yapılamadığı böylece taraf teşkilinin sağlanamadığı anlaşıldığından davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Her ne kadar, kararda davacı tarafa verilen süre için "kesin" ibaresi kullanılmış ise de, söz konusu ara kararlarda verilen sürenin kesin olduğu belirtilmemiş, bu süre içinde masraf yatırılmaması halinde ne gibi sonuçlar doğacağı da usulünce açıklanıp ihtar edilmemiş ayrıca yatırılacak masrafın ne miktarda olduğu ve kalem kalem hangi işlemler için alınması gerektiği de ayrı ayrı gösterilmemiştir. Bu durumda, HMK"nın 94. maddesindeki unsurların yerine getirildiğinden bahsedilemeyeceğinden verilen süre içinde öngörülen masrafın yatırılmadığından bahisle davanın açılamamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.