3. Hukuk Dairesi 2014/11700 E. , 2015/665 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2014
NUMARASI : 2013/153-2014/260
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dilekçesinde; davalı ile İstanbul 12. Aile Mahkemesi"nin 06.10.2011 tarih ve 2010/663 E-2011/893 K. sayılı kararı ile boşandıklarını, müşterek çocuklarının velayetinin kendisine verildiğini, davalının çalışmaması nedeniyle 350 TL yoksulluk nafakasına karar verildiğini, şu an davalının Ü.. f.. yemek dağıtım firmasında çalıştığını, babasının evinde kira vermeden oturduğunu, davalının müşterek çocuklarla ve maddi manevi ihtiyaçları ile ilgilenmediğini ileri sürerek, davalı lehine bağlanan yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, müşterek çocuk M..K.. T.. lehine aylık 300 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında müşterek çocuk lehine iştirak nafakası talebinden vazgeçmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; tarafların boşanmasından sonra müvekkilinin ekonomik durumunda herhangi bir düzelme olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı kadının dava tarihi itibariyle kazancının aylık 978,60 TL olduğu, asgari ücret seviyesindeki gelirin kadını yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunmadığı gerekçesi ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına yönelik davanın ispatlanamaması nedeniyle, iştirak nafakasına yönelik davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından yoksulluk nafakasının kaldırılması davasına yönelik temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu, davalının asgari ücretle çalışması nedeniyle davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılması gerekip gerekmediği hususundadır.
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; tarafların İstanbul 12. Aile Mahkemesi"nin 06.10.2011 gün ve 2010/663 E-2011/893 K. sayılı ilamı ile boşandıkları ve boşanma ile yoksulluğa düşeceği kabul edilerek davalı kadın lehine aylık 350 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür. Tarafların boşanması sonrasında ise, davalı kadının asgari ücretle sigortalı işçi olarak düzenli bir şekilde çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücretin mahkemenin de kabulünde olduğu gibi; yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. Davalının asgari ücret ile çalışıyor olması nafakanın kaldırılmasına değil, azaltılmasına etki edecek olgulardandır.
O halde, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, nafakanın (çoğun içinde azı da vardır ilkesi gereğince) TMK"nın 4. maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince uygun bir miktarda indirilmesine karar verilmelidir.
Yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminin tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.