3. Hukuk Dairesi 2014/11681 E. , 2015/670 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MENEMEN 1.ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/03/2014
NUMARASI : 2013/201-2014/125
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırımı davasının yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; daha evvel Menemen Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 23.11.2011 tarih ve 2011/281 E-804 K. sayılı ilamı ile davacı lehine 650 TL"ye artırılan yoksulluk nafakasının müvekkilinin asgari ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz olduğunu ileri sürerek, nafakanın 1.500 TL"ye artırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacının ölen babasından emekli maaşı aldığını, ayrıca miras kaldığını, yoksulluk içerisinde olmadığını, hatta evlenme girişiminde olduğunu ileri sürerek, nafaka artış talebinin reddini, karşı davasının kabulü ile nafakanın kaldırılmasını, aksi halde artışın endekse bağlanmasını talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile 650 TL yoksulluk nafakasının dava tarihinden itibaren 100 TL arttırılması suretiyle aylık 750 TL"ye çıkartılmasına, hükmün kesinleşmesinden sonraki bir yıllık süreçte belirlenen miktar üzerinden ödenmesine, takip eden yıllarda ise her yıl TÜİK"in yayınladığı ÜFE artış oranında arttırılması suretiyle ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 297/1-c maddesine göre, mahkeme kararlarının asgari olarak, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli şahıslar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri göstermeleri zorunludur. Yine Anayasanın 141/3.maddesine göre tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması amir hükümdür.
Karardaki gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK.nun 427.(HMK.nun 361.md) maddesine uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Diğer bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Açılmış olan bir davada, davalının aynı mahkemede ve aynı dosya üzerinde asıl davacıya karşı dava açmasına karşılık dava denir. Karşı dava, cevap dilekçesiyle veya esasa cevap süresi içinde ayrı bir dilekçe verilmek suretiyle açılır (6100 sayılı HMK"nun 133/1 md.). Usulüne göre açılan bir karşılık dava, tıpkı müstakil bir dava gibi harca tabidir.
Mahkemece, hükümde asıl dava ve karşılık dava hakkında verilen kararlar ayrı ayrı gösterilir.
Somut olayda; davalı süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde karşı dava olarak nafakanın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Ne var ki, mahkemece; söz konusu karşı dava harca tabi bir dava olmasına rağmen, davalı taraftan usulüne uygun bir harç alınmamış ve yargılama bu şekilde devam ettirilerek, davalının karşı davası hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmeden, yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Buna göre, mahkemece; davalı tarafından süresinde verilen karşı dava dilekçesi üzerine, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin 36 vd. maddesinin emredici hükmü gereğince, mahkemeye yatırılması gereken harç miktarı hesaplanmalı, harcı yatırması için davalı tarafa uygun bir süre verilmeli ve sonucu dairesinde davalının karşı davası hakkında da olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu hususun gözardı edilerek ve davalının karşı davası hakkında herhangi bir karar verilmeden yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.