3. Hukuk Dairesi 2014/11704 E. , 2015/683 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2013/90-2014/228
Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakasının artırımı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalı ile İstanbul 3.Aile Mahkemesi"nin 08.03.2011 tarih ve 2010/654 E.-2011/125 K.sayılı kararı ile boşandıklarını, tarafına aylık 300 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, lehine hükmedilen nafakanın yetersiz kaldığını ileri sürerek nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasını talep ve dava etmiş, yargılama sırasında yoksulluk nafakasının aylık 400 TL"ye çıkartılmasını ve her yıl enflasyon oranında artırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı dilekçesinde; ekonomik olarak zor ve müşkül durumda olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında boşanma ve nafakaya ilişkin anlaşmanın yapıldığı 08.03.2011 tarihi ile eldeki dava tarihi 07.02.2013 tarihine kadar geçen sürede şartların olağanüstü değiştiği ve davacı için katlanılamayacak derecede bozulduğunun ispatlanamadığı, ayrıca davacı kadının 01.10.2010 tarihinde sigortalı olarak işe başladığı, aylık 960 TL gelir elde ettiği, bu süreçte davalının gelirinin arttığı da ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK.nun 175.maddesine göre; ""Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.""
TMK.nun 176/4.maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu"nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E-1998/688 K., 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır.
Somut olayda; 04.04.2011 tarihinde kesinleşen İstanbul 3.Aile Mahkemesi"nin (Kapatılan Beyoğlu 1.Aile Mahkemesi) 2010/654 E.-2011/125 K.sayılı karar ile tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, tarafların anlaşmaları doğrultusunda davacı kadın lehine 300 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği görülmüştür.
Nafaka alacaklısı kadının aldığı asgari ücret seviyesindeki gelirin yukarıda belirtilen zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemelere göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
O halde, mahkemece; yoksulluk nafakasının niteliği gözetilerek, nafakanın her yıl TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmasına karar verilmesi suretiyle, dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.