3. Hukuk Dairesi 2014/12256 E. , 2015/836 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR 6. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2013
NUMARASI : 2013/123-2013/700
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili davacının büyük maddi sıkıntı içinde olduğu, başkalarının evinde ya da işyerinde ikamet ederek arkadaşlarının maddi yardımıyla hayatını idame ettirdiği, oğlu olan davalının ise yüksek geliri, lüks aracı, yatı, kira geliri ve birçok gayrimenkulü bulunduğunu, şirket ortaklığı olduğunu belirterek aylık 3.000 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında; iddiaların yersiz olduğunu, şirket ortaklığının fiilen bittiğini, halen işsiz olduğunu, davacının ise Ltd.Şirket ortağı ve tasfiye memuru olduğunu, taşınmazları bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davalının yardım etmediği taktirde davacının yoksulluğa düşeceğine dair delil elde edilemediği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir.
Dava yardım nafakası talebine ilişkindir.
TMK.nun 364/1.maddesinde; "herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür".
TMK."nun 365/2 maddesinde; "dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemesi yer almaktadır.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır.
Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Kişi, kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise anılan yasa maddesinde sayılan kişilerden yardım nafakası isteyebilir. Ne varki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK. 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin zabıtaca yapılan araştırmada; davacının ev hanımı olduğu, geliri bulunmadığı, arkadaşlarında kaldığı, davalının ise, Ltd.Şirket ortağı olduğu, 1973 model otomobili ve aylık 1.000 TL geliri bulunduğu, 550 TL kira ödediği belirlenmiştir.
Mahkemece; davacının yoksulluğa düşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de; tarafların ekonomik sosyal durumları yeterince araştırılmamış, her iki tarafın şirket ortaklığına ilişkin resmi kayıtlar ve belgeler getirtilmek, adlarına kayıtlı taşınmaz bulunup bulunmadığı, banka hesapları vb. araştırılmak suretiyle, tam ve sağlıklı saptanmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları tam ve sağlıklı şekilde araştırılıp, davacının yoksulluğa düşüp düşmediği belirlenerek sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır.
Eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.