10. Hukuk Dairesi 2020/6409 E. , 2020/7217 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi :... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ...2. İş Mahkemesi
Dava, İş kazasından vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocukları ile anne ve kardeşlerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle Davalı ... hakkında davanın reddine, diğer davalılar yönünde ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacılar ve davalılardan ... vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurularının kabulüyle yeniden esas hakkında hüküm kurularak, ilamda belirtilen gerekçelerle Davalı ... ile D... hakkında davanın reddine, ... hakkında ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince verilen kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: muris sigortalının davalı ... isimli şirkette elektrik işçisi olarak çalışırken, ...Belediyesi’nin şirketle yapmış olduğu anlaşma nedeniyle, piknik alanındaki elektrik direklerinin dikilmesi işinde çalışırken 11/04/2014 günü aynı işyerinde kepçe operatörüün kaldırdığı direğin üst kısmının yukarıda bulunan elektrik tellerine değmesi sonucu sigortalının elektrik çarpması nedeniyle vefat etmesi sonucu muris"in eşi ve çocukları ile anne ve kardeşleri için maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı D... vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın sigortalının tam kusuru neticesinde meydana geldiğini, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusuru olmadığını, istenilen tazminatların fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin elektirik direklerinin dikilmesi için diğer davalı ... ile anlaştığını, kazanın elektirik direğinin dikilmesi sırasında meydana gelmesi nedeniyle kusurun ... ile ...’ta olduğundan müvekkiline kusur atfedilemeyeceğinden davanın reddini talep etmiştir.
Davalı TYT Şirketi vekili haklarındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; “Davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, Davalı ... yönünden davanın husumetten reddine, Maddi tazminat istemleri yönünden; davacı eş ... için 20.237,60 TL, davacı çocuk ... için 4.458,70 TL, davacı çocuk ... için 70,30 TL, davacı çocuk ... için 1.211,45 TL, davacı çocuk ... için 1.625,23 TL, davacı anne ... için 8.817,01 TL olmak üzere toplam 36.420,29 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 22/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar ...Büyükşehir Belediyesi başkanlığı ve ...den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, Manevi tazminat istemleri yönünden ise: davacı eş ... için 50.000,00 TL, davacı dört çocuğun her biri için 20.000,00 TL, davacı anne ... için 20.000,00 TL ve iki kardeşin her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 160.000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 22/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek Yasal faizi ile davalılar ...Büyükşehir Belediyesi başkanlığı ve ...den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” şeklinde karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; “Somut olayda, davalı belediyenin yapmak istediği parkın inşaasını ihale ile ücreti mukabilinde davalı şirkete tevdi ettiği, böylelikle belediye ile kazalının çalıştığı davalı Şirket arasında, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin yukarıda tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, kazalının çalıştığı davalı şirket ile davalı ... arasındaki hukuki ilişkinin, hizmet akdi veya alt işveren – üst işveren ilişkisi değil, istisna akdi niteliğinde olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu bakımdan, davalı belediyenin istisna aktiyle anahtar teslim olarak işi yüklenici davalı şirkete vermiş olması nedeniyle, tazminattan sorumlu tutulmayarak bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Öte yandan somut uyuşmazlıkta, Bu açıklamalar doğrultusunda gerçekleşen iş kazası sebebi ile davacılardan anne ve çocuklar lehine takdir edilen manevi tazminatın bir miktar az olduğu tespit edilmiştir.
AAÜT gereğince, mahkemece, davacılar lehine tek vekalet ücretine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, manevi tazminat yönünden taraflar lehine hükmolunan vekalet ücretinin nispi olarak hesaplanıp belirlenmesi gerekirken maktu vekalet ücretine karar verilmiş olması doğru olmamış, bu yönlerden de kararın düzeltilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle “İstinaf başvurularının kabulü ile HMK"nun 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi hükmü yerine geçmek üzere; Davalı ... ve ..."a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, maddi tazminat talepleri hakkında İlk Derece Mahkemesindeki kabulün aynen belirtilerek davalı ...dan alınarak davacılara verilmesine, manevi tazminat istemleri yönünden ise: davacı eş ... için 60.000,00 TL, davacı dört çocuğun her biri için 30.000,00 TL, davacı anne ... için 20.000,00 TL ve iki kardeşin her biri için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 210 .000,00 TL manevi tazminatın iş kazası tarihi olan 22/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: “Davalı ... Başkanlığının süresinde ibraz etmediği sözleşemeye göre sorumlu olmadığına hükmedilmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında mümkün olmadığını, işin bir kısmının devredilmesi söz konusu olduğuna göre asıl – alt işveren ilişkisinin varlığını ortadan kaldırmayacağını, sorumluluğu ortadan kaldıracak sözleşme şartının kendi aralarındaki rücu ilişkisinde gözetileceğini, işin belediyenin gözetiminde yapıldığının da gözetilmesi gerektiğini, Bilirkişi raporunda Belediyenin sözleşme gereği yapması gereken denetim görevini yapmadığından %10 oranında kusur atfedildiği, Bölge Adliye Mahkemesi kararında bu kusurun kime verildiği hususunda da bir tespite yer verilmediği dikkate alınarak” kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, iş kazası sonucu sigortalının nedeniyle dayalı hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
4857 sayılı Kanun"un 2. maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
İş Kanunu"nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
4857 sayılı Kanun"un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
Alt işverenden söz edebilmek ve asıl işvereni, aracının borçlarından sorumlu tutabilmek için bir takım zorunlu unsurlar bulunmaktadır.
a) İşyerinde işçi çalıştıran bir asıl işveren bulunmalıdır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında dayanışmalı sorumluluk doğmayacaktır.
b) Bir başka işveren, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş almalı ve sigortalı çalıştırmalıdır.
c) İşverenlik sıfatını, alınan işte ve o iş nedeniyle sigortalı çalıştırılması sonucunda kazanmış olması aranacaktır. Bu kişinin diğer bir takım işyerlerinde çalıştırdığı sigortalılar nedeniyle kazandığı işverenlik sıfatının sonuca etkisi bulunmamaktadır.
d) İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte olmamalıdır, aksi halde iş alan kimse aracı değil, bağımsız işveren niteliğinde bulunacaktır.
e) İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır.
f) Alt işverenin aldığı iş, işverenin asıl işinin bölüm ve eklentilerindeki işin bir kesimi yada yardımcı işler kapsamında bulunmalıdır. Asıl işverenden alınan iş, onun sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir nitelik taşımaktaysa, işi alan kimse alt işveren değil, bağımsız işveren sayılacaktır. Bu noktada belirleyici yön; yapılan işin, diğerinin bütünleyici, yardımcı parçası olup olmadığıdır. İş yerindeki üretimle ilgili olmayan ve asıl işin tamamlayıcısı niteliğinde bulunmayan bir işin üstlenilmesi halinde, alt işverenden söz etme olanağı kalmayacak, ortada iki bağımsız işveren bulunacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.05.1995 gün ve 1995/9-273-548 sayılı kararı da aynı yöndedir.)
Bu açıklamalardan doğrultusunda somut olayda, davalı ... Başkanlığının kendi asıl işlerinden olan park ve bahçelerin aydınlatılması işini ihale ile diğer davalı ...Ltd. Şti’ne vermesi onu asıl işverenlik sıfatından ve bunun doğal neticesi olarak da sorumluluktan kurtarmaz. Bu durumda kendine ait işi bir başkasına yaptıran kişi ya da kurum alt işverenin (taşeronun) ve bu alt işverenin istihdamlarının kusurlarından onun ile birlikte müteselsilen sorumlu olur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara dikkat edilmeden, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ... yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3- Öte yandan dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediği anlaşılan ve hakkında tazminattan sorumluluğu noktasında da karar tesis edilmediği açık olan Davalı ... yetkilisi ...’ün karar başlığında davalı olarak gözterilmesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istem halinde davacılara iadesine 15/12/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.