1. Hukuk Dairesi 2015/2401 E. , 2018/352 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ikrah iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ihbar olunan..."in tehdit ve şantajla kayden maliki olduğu 13653 ada 1 sayılı parseldeki çekişme konusu 16 nolu bağımsız bölümü davalı ..."ye devrini sağladığını, davalının da iyiniyetli olmayıp ihbar olunanın tehdit ve şantajını bildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu 16 nolu bağımsız bölümü 70.000 TL bedel karşılığında temellük ettiğini, iyiniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tanığı..."nin beyanından devrin davacının iradesi sakatlanarak yapıldığı hususunun anlaşıldığı ve taraflar arasında Türk Borçlar Kanununda düzenlenen şekilde bir akit kurulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; borçlusunun davacı ... ve alacaklısının ihbar olunan ...olan 30.11.2012 vade tarihli 210.000 TL bedelli senedin ...tarafından 04.12.2012 tarihinde ... 8. İcra Dairesinin 2012/14957 sayılı dosyasında takibe konulduğu, anılan dosyada davacının 05.12.2012 tarihinde takibe konu borcun 50.000 TL"si bakımından dava konusu bağımsız bölümü alacaklı ..."e ya da istediği kişiye devri konusunda ..."i ya da belirteceği kişiyi vekil tayin edeceğini taahhüt ettiği ve ... 23. Noterliğinin 05.12.2012 tarih ve 25116 yevmiye sayılı vekaletnamesi ile dava dışı ..."yi vekil tayin ettiği, 21.12.2012 tarihinde icra dosyasında taşınmaz kaydına haciz şerhi konulduğu, davacının kendisinden tehdit ve şantajla senet aldığı iddiası ile ihbar olunan ..."den şikayetçi olduğu, soruşturma sonucunda ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/40306 sayılı dosyasında 21.03.2013 tarihinde takipsizlik kararı verilip anılan kararın 22.07.2013 tarihinde kesinleştiği, dava konusu bağımsız bölümün vekil ... aracılığı ile 08.02.2013 tarihinde davalı ..."ye satış suretiyle devredildiği, davalı ..."nin davacıya bağımsız bölümü boşaltması için 14.02.2013 tarihinde ihtarname gönderdiği, 09.04.2013 tarihinde elatmanın önlenmesi davası açtığı ve ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/250 E – 2014/460 K sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilip kararın 09.09.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 37. maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK"nin 38. maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK"nin 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
Somut olaya gelince: yukarıda belirtilen ilkeler ve dosya kapsamında toplanan taraf delilleri birlikte değerlendirildiğinde davacının iddiasının kanıtlanamadığı, davalı tanığı ..."nin beyanının davacının iradesinin sakatlandığı konusunda hükme esas alınamayacağı, davalı ... ile ihbar olunan ..."in de el ve işbirliği içinde hareket ettiğinin ispatlanamadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.