1. Hukuk Dairesi 2017/4772 E. , 2018/372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davalıların davacıya ait taşınmazlara kötüniyetli olarak müdahale ettiklerinin keşfen saptandığı gerekçesi ile müdahalenin önlenmesi ve yıkım davasının kabulüne, davalıların temliken tescil talebine ilişkin usulen açılmış bir davanın bulunmaması nedeni ile bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir .
Davalılardan ...tarafından süresinde nispi temyiz harcını yatırmadığı gerekçesiyle mahkemece 15.09.2017 tarihli ek kararı ile bu davalının temyiz talebinden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, adı geçen davalı tarafından işbu ek karar ve gerekçeli karar için adli yardım talepli olarak temyiz talebinde bulunulmuştur.
Bilindiği üzere adli yardım, fakir bir kimsenin bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları sağlayamaması durumunda, bu mali külfetlerden geçici olarak muaf tutulmasıdır.(...334 – 340. md.) 6100 sayılı HMK"nin 336. maddesine göre adli yardımın, asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; icra ve iflas takiplerinde ise takibin yapılacağı yerdeki icra mahkemesinden isteneceği, Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebinin ise bölge adliye mahkemesine veya Yargıtay’a yapılacağı düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un adli yardım talebinin incelenmesi başlıklı 337.maddesinde mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği düzenlenmiş, 11.04.2013 gün ve 6459 sayılı Kanun’un 23.maddesi ile eklenen cümle ile de, talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı, adli yardım taleplerinin reddine ilişkin mahkeme kararlarında sunulan bilgi ve belgelerin kabul edilmeme sebebinin açıkça belirtileceği düzenlemesi getirilmiştir.
Yine, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonunda adli yardım talebi hakkında verilen kararlara karşı itiraz yasa yoluna gidilebileceği; buna göre adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebileceği, kararına itiraz edilen mahkemenin, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye göndereceği, itiraz incelemesi neticesinde verilen kararın kesin olacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca, 6100 sayılı HMK"nin 337/son maddesinde adli yardımın daha önce yapılan yargılama giderlerini kapsamayacağı da hüküm altına alınmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki, adli yardım ancak derdest olan bir davada asıl talep veya işin karara bağlanacağı mahkemeden; Kanun yollarına başvuru sırasında ise bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan istenebilecektir. Bir diğer deyişle esas hakkında verilen karar kesinleştikten sonra artık kesinleşen dosyada adli yardım talep edebilmek imkânı bulunmamaktadır. (Y.HGK"nin 14.06.2013 gün ve 2013/19-1017 E, 2013/832 K. sayılı ilamı)
Somut olayda, talepte bulunan davalının yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığı ve adli yardım talebinin yerinde olduğu anlaşılmış olmakla (HMK"nin m.336/2) adli yardım talebinin kabulüne ve mahkemece verilen 15.09.2017 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verildi. İşin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl ve birleştirilen dosyalarda davacının kayden maliki olduğu dava konusu 757 ada 1 ve 2 parseller ile 758 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara davalılarca yapılan müdahalenin keşfen saptanması nedeniyle elatmanın önlenmesi ve yıkım taleplerinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, davalıların aşağıdaki bentler dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine;
Ne var ki, davaların birleştirilmesi halinde birleştiren davalar ayrı dava olma özelliğini koruduklarından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun(HMK) 297/2. maddesi de gözetilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm oluşturmak gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi, yıkımına karar verilen kısımların 30.05.2013 tarihli fen ve harita mühendisi bilirkişiler raporunda ayrı ayrı gösterildiği üzere, dava konusu diğer parsellerde de kaldığı gözetilmeksizin sadece 757 ada 1 parselle ilgili olarak hüküm kurulması da doğru değildir. Yine birleştirilen davalarda davalıların her birinin kullandığı yerlerin değerleri üzerinden ayrı ayrı harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazların toplam değerleri üzerinden harç ve vekalet ücretine karar verilmesi de isabetsizdir.
Öte yandan, dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur.(HMK m.50) Bu durumda, davanın ölen tarafın mirasçıları tarafından ya da onlara karşı yürütülmesi, bu nedenle davadan usulen haberdar edilmeleri ve hükmün de mirasçılar hakkında verilmesi gerekir.Bu husus dava şartı olduğundan (HMK m. 114/1-d) mahkemece re"sen gözetilmesi zorunludur.
Somut olaya gelince, birleştirilen dava davalılarından ... 24.09.2013 tarihinde öldüğünden, mirasçıları davaya dahil edilmiş ve davaya mirasçılar aleyhine devam edilmiştir.
Ne var ki, mahkemece hüküm, yargılama sırasında ölen davalı ...’in mirasçıları hakkında değil ölü kişi hakkında verilmiştir.
Hal böyle olunca, hükmün ölü kişi ...’in mirasçıları hakkında verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek TMK."nin 28.maddesi uyarınca ölüm ile kişilik ve HMK"nin 50. maddesi gereğince de taraf ehliyeti son bulduğu halde ölü kişi hakkında karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.