1. Hukuk Dairesi 2017/1042 E. , 2018/373 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen kararın tavzihine ilişkin talebin reddine dair verilen ek karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Tavzih talep eden davalı, 22.03.2016 tarihli dilekçesi ile, dosyada yer alan bütün bilirkişi raporlarındaki değerlerin dava tarihi nazara alınarak yani yeni Türk lirasından altı adet sıfır atılma işlemi dikkate alınmadan yapıldığını, mahkemenin gerekçeli kararına da söz konusu rakamların aynen geçirildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun üçüncü sayfasında terekenin net değeri hesaplanırken defin gideri olarak 1.000.000 TL, bir aylık iaşe gideri olarak ise 2.000.000 TL hesaplandığını, söz konusu miktardan 6 sıfır atılması halinde dava tarihi itibari ile defin giderinin 1.00 TL, bir aylık iaşe giderinin ise 2.00 TL olarak hesaplandığını, her ne kadar günümüz koşullarında söz konusu rakamlar küçük görünse de dava tarihi itibari ile asgari ücretin 2.497.500 TL yani 2,49 TL olduğu göz önüne alındığında hesaplamanın Türk lirasından 6 sıfır atılmadan yapıldığının açık olduğunu, bu durumun hükmün infazı sırasında çeşitli mağduriyetlere yol açacağını ileri sürerek davacılara ödenmesi gereken söz konusu miktarların günümüz koşullarına uyarlanmasını tavzihen istemiştir.
Mahkemece, davalı vekilinin tavzih talebinin; 01/10/2015 tarihli gerekçeli kararın hüküm kısmının değiştirilmesi olarak değerlendirildiği gerekçesi ile HMK 305.maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın,Yargıtay 2.Hukuk Dairesince, “....Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409. madde hükmü dikkate alındığında davacılar ... ve ... yönünden dava 10.09.1999 tarihi itibari ile HUMK 409/5 mad. Gereğince açılmamış sayılır hale gelmiştir. Şu halde davacılar ... ve ... yönünden HUMK 409/5 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Muris tarafından 21.12.1992 tarihinde 4/8 oranında malik bulunduğu dava konusu olan 63 ada 6 parselin 1/8 payı ile tam olarak malik bulunduğu 64 ada 1 ve 2 parsellerin ¼ payı davalıya satılmıştır. Bu işlem hakkında davacılar tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1993/269 E sayılı muris muvazaasına dayalı tapu iptali davası açılmıştır. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen bu dava satışların gerçek olduğu kabul edilerek red ile sonuçlanmıştır. Bu ilam taraflar arasında kesin delil teşkil eder.TMK 507.maddesinde sağlar arası yapılan temliki işlemlerden hangilerinin tenkise tabi olacağı düzenlenmiştir. Kesinleşen ilamla “satış” olduğu kabul edilen davalıya yapılan temlikler hakkındaki davanın reddi gerekirken yazılı şekilde tenkise karar verilmesi doğru değildir.Vasiyetnameler her halde tenkise tabidir. Mahkemece sadece 12.08.1993 tarihli vasiyetname ile yapılan tasarruf yönünden tenkis hükümlerinin uygulanması gerekirken bu husus nazara alınmadan satışa konu taşınmazların da tenkise tabi tutularak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesi ile bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, verilen kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 07.01.2016 tarihinde kesinleştiği, davalının da anılan hükme karşı tavzih talebinde bulunduğu, tavzih talebi üzerine dosyanın bilirkişiye tevdii edilerek hükme esas alınan 05.05.2014 tarihli raporda belirtilen tenkis değerlerinin yeni Türk lirasına çevrilerek ek rapor tanzim edilmesinin istendiği, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda; 05.05.2014 tarihli esas raporda miras paylarının ve saklı payların hesaplanması hususundaki değerlemelerin dosya ve eklerindeki belgelere dayalı olarak kontrol edildiğinin,ancak mirasçı ... haricindeki diğer mirasçıların tenkis miktarlarından son 6 rakamın anaparaya dahilmiş gibi ayrılmadan netice bölümünde (10.sayfada) virgül hatası yapılmak suretiyle raporun kaleme alındığının, bunun da dosyanın ve eklerinin bir hayli yüklü olmasından kaynaklandığının, son altı haneyi ayırması gerekirken ayırmamış olduğunun, yeni rakamlara göre yapılan hesaplamalar neticesinde mirasçıların tenkis miktarlarının ...’in = 283,06 TL, ...’ın =70,76 TL, ...’ın =70,76 TL, ...’ün =70,76 TL,...’in =70,76 TL şeklinde olması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK. nun 305. maddesinde tavzih müessesesi düzenlenmiş olup, bu maddenin birinci fıkrasında ""hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir"" hükmüne, 2. fıkrada ise, ""hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez"" hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda; davalı tarafça, mahkemece verilen hükmün infaza ve icraya elverişli olmadığı, infazı sırasında mağduriyetlerin yaşanacağı gerekçesi ile tavzih talebinde bulunulduğu ve tavzih talebi sonrasında dosyaya sunulan dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu ile de tavzih talebinin kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığına göre, mahkemece yazılı gerekçe ile tavzih talebinin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.