21. Hukuk Dairesi 2016/13422 E. , 2017/2244 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesine
Davacı, kesilen ölüm aylığının kesildiği tarih itibariyle yeniden bağlanmasına, haklarından yoksun kaldığı bu süreçte işleyen aylık alacaklarının toplu olarak tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı Kurum ise, yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı birleşen davanın davalısı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
KARAR
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı-karşı davalı ..."un aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Davacı-karşı davalı ..., babasından dolayı aldığı ölüm aylığını, boşandığı eşi ile birlikte yaşadığından 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptali ile ödenen aylıkların iadesi istemine ilişkin kurum işleminin iptali ile aylığın tekrar bağlanması ve birikmiş aylıkların verilmesini istemiştir.
Birleşen dava ile de Kurum yersiz ödemelerin iadesi için başlattığı takibe yapılan itirazın iptali isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 10/09/2015 tarihli, 2014/22454 E. 2015/16338 K. Sayılı bozma ilamı üzerine, Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davadaki Kurum talepleri bakımından da davanın kabulü ile, itirazın iptaline ve asıl alacağın % 20"si oranında borçlu ..."un inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dava konusu alacağın bilinebilir (muayyen, likit) olup olmadığı, belirlenecek sonuca göre, İİK’nun 67/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı noktasında toplanmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 9/11/1988 gün ve 3494 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değişik 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ret veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” hükmü yer almaktadır.
Görülmektedir ki, İİK.nun 67. maddesi icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK.nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında takip tarihi itibarı ile haklı olup olmadığının belirlenmesidir. İcra inkar tazminatının kanuna konuluş amacı da borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine icrada borcunu inkar etmesini önlemektedir. Bu nedenledir ki, diğer yasal koşulların yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur.
Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez. (YHGK 14.07.2010 gün ve 2010/19-376-397sayılı ilamı).
Somut olayda Kurumun alacaklı olup olmadığı ve giderek alacağının miktarının belirlenmesi yargılamayı gerektirdiğinden, takibe konu alacağın likit olduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca da Kurum yararına icra inkar tazminatına karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü hüküm fıkrasının 2. bendinde yer alan " Asıl alacağın %20"si oranında davalı borçlu ..."un icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, " rakam ve sözcüklerinin hüküm fıkrasından silinerek tamamen çıkarılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacıya yükletilmesine, 21/03/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.