3. Hukuk Dairesi 2020/8493 E. , 2021/3468 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalılar 1-..., 2-..., 3-..., 4-..., 5-..., 6-..., 7-... aralarındaki alacak davasına dair Urla Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06/05/2016 tarihli ve 2014/110 E. -2016/402 K. sayılı hükmün onanması hakkında Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 08/04/2019 tarihli ve 2017/557 E. -2019/4606 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalılar ile birlikte müşterek malik oldukları Muğla, Bodrum, ... köyü, ... mevkii 652 nolu parselde tapuya kayıtlı taşınmazın %20 payının kendisine ait olduğunu, taşınmazın davalılar tarafından yıllık 90.000,00 Euro bedel ile 01/01/2011 tarihinde ... Grup Tur. İnş. .... Ltd. Şti’ye kiraya verildiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 2011-2012-2013 yıllarına ait kira geliri toplamı olan 270.000,00 Euro’nun hissesine isabet eden bölümü olan 54.000,00 Euro’nun 26.12.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile, 2011 ve 2012 yılı kira gelirlerinden davacı payına düşen 24.000,00 TL alacağın ihtar tarihi olan 26/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, dair verilen hükmün, davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 günlü ve 2017/557 Esas, 2019/4606 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş, onama ilamına karşı davacı vekili süresi içinde kararın düzeltilmesini istemiştir.
Somut olayda davacı, davalılar ile müşterek malik oldukları taşınmazın davalılar tarafından kiraya verilmesi sonucunda, mülkiyet hakkına dayalı olarak kira alacağından payına düşen miktarın tazminini istemiştir. Davacının kira alacağından payına düşen miktarı talep ettiği taşınmazın 5 bloktan oluşan 42 adet betonarme apart vasıflı olduğu, davacının 20/100 payının bulunduğu, davalıların geri kalan 80/100 payı paylaştıkları görülmüştür.
Davacı, dava dilekçesine eklediği davalılar ile dava dışı ... Grup Turizm İnşaat Taşımacılık Yayıncılık Dış Ticaret Ltd. Şti arasında 01/01/2011-31/12/2014 tarihleri arasını kapsayan kira sözleşmesi ile taraflar arasında kira ilişkisi kurulduğunu iddia etmiştir.İşbu kira sözleşmesinde, belirtilen tarih aralığında, 30.000,00 Euro’luk üç vadeden oluşmak üzere her yıl toplam 90.000,00 Euro ödeneceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Davalılar ise, Bodrum Vergi Dairesi Müdürlüğü"ne de ibraz ettikleri 03/05/2010-31/12/2010 tarihleri arasını kapsayan 8 ay süreli kira sözleşmesi uyarınca kiraya verdikleri şirket ile 60.000,00TL kira bedeli üzerinden anlaştıklarını iddia etmişlerdir. Ayrıca davacının imzasına havi 29/08/2010 tarihli belgeyi sunarak, davacının dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan otelin 2010 yılına ait kira gelirinden payına düşen 12.000,00 TL"yi aldığını belirtmişlerdir. 29/08/2010 tarihli bu belgede “.... Apart Otelin 2010 yılına ait tüm kiram olan 12.000,00TL tutarının tümünün ödemesini aldım” yazdığı görülmektedir.
Dava konusu taşınmazda kira sözleşmesine taraf olan şirketin tahliyesine ilişkin davalılardan ... ve ..."in İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’ne açmış oldukları dava incelenecek olursa; davalı şirketin 2013 yılı kira bedeli olan 60.000,00 TL"yi ödemediğinin belirlendiği, bu mahkemeye sunulan kira sözleşmesinin 03/05/2010 başlangıç tarihli olduğu, 8 aylık kira bedeli karşılığı 60.000,00 TL kararlaştırıldığı belirtilip, 18/02/2014 tarihinde şirketin tahliyesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, davalılara dava dışı şirketin yıllık 60.00,000 TL kira ödediğini gösteren belgeler karşısında davacının yıllık 90.000,00 Euro kira geliri alındığını ispatlayan bir delili bulunmaması, aksine
davacının 60.000,00 TL"lik gelirden payına düşen 2010 yılına ilişkin bedeli aldığı görüldüğünden davacının 2011 ve 2012 yılı kira gelirinden payına düşen 24.000,00 TL alacağının bulunduğu, ancak 2013 yılı kira gelirinden olan istemi yönünden dava dışı şirketin 2013 yılı kira gelirini ödememesi nedeniyle tahliye edildiğine ilişkin mahkeme kararı bulunması göz önünde bulundurularak bu yıla ilişkin davalıların herhangi bir kazançları bulunmadığından bu kısım yönünden davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
İsticvap, 6100 sayılı HMK"nın 169. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddeler gereğince mahkeme kendiliğinden veya talep üzerine, taraflardan her birini davanın temelini oluşturan vakıalar ve onunla ilişkisi bulanan hususlar hakkında dinleyebilir. İsticvap, bir tarafın kendi aleyhine olan belli bir vakıa hakkında mahkeme tarafından dinlenmesi anlamına gelmekte olup, davanın aydınlatılmasına katkıda bulunan bir usul işlemi olarak tanımlanmaktadır. İsticvap, bizzat taraf davet edilmek suretiyle yapılır ve usulüne uygun davetiyeye rağmen taraf isticvap için mahkemeye gelmezse isticvap edilen vakıa ikrar edilmiş sayılır (HMK"nun 171/1-2. maddesi).
Davacı tarafın da yazılı bir kira sözleşmesine dayandığı gözetilerek sözleşmenin hukuken geçerli olup olmadığı ve sözleşmeye hukuki değer atfedilip edilmeyeceği hususu tartışılıp değerlendirilmeden davanın esası hakkında inceleme yapılıp karar verilmesi mümkün değildir. Bu incelemenin de her iki tarafın sunduğu sözleşme asılları getirtilerek, davalıların isticvabı suretiyle yapılması zorunludur. Davacı tarafın delil olarak dayandığı kira sözleşmesi ile ilgili davalılar isticvap edilerek beyanı alınmamış, söz konusu sözleşmenin geçerliliği ve tarafları bağlayıcı olup olmadığı incelenip değerlendirilmemiştir.
Bu durumda mahkemece HMK"nın 169 ve devamı madde hükümlerine göre davacının delil olarak dayandığı kira sözleşmesi içeriği ile altındaki imzalar konusunda beyanları alınmak üzere davalılar isticvap edilip, imzaların davalılara ait olup olmadığı konusunda gerekirse bilirkişiden rapor alınıp, daha sonra taşınmazın tahliye tarihi de kesin olarak tespit edilip bu tarihten itibaren kiracının bedel ödeme borcu sona ermiş olduğu göz önüne alınıp, kira sözleşmesi hükümlerine göre talebe konu 2011-2012 ve 2013 tarihleri arasını kapsayan davacının payına düşen kira alacağına ilişkin bedel tespiti yapılarak oluşacak sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, davalılara dava dışı şirketin yıllık 60.00,000 TL kira ödediğini gösteren belgeler karşısında davacının yıllık 90.000,00 Euro kira geliri alındığını ispatlayan bir delili bulunmaması, aksine davacının 60.000,00 TL"lik gelirden payına düşen 2010 yılına ilişkin bedeli aldığı görüldüğünden davacının 2011 ve 2012 yılı kira gelirinden payına düşen 24.000,00 TL alacağının bulunduğu, ancak 2013 yılı kira gelirinden olan istemi yönünden dava dışı şirketin 2013 yılı kira gelirini ödememesi nedeniyle tahliye edildiğine ilişkin mahkeme kararı bulunması göz önünde bulundurularak bu yıla ilişkin davalıların herhangi bir kazançları bulunmadığından bu kısım yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Açıklanan nedenle hükmün bozulması gerekirken zuhulen onandığı, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 günlü ve 2017/557 Esas, 2019/4606 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve belirtilen gerekçeyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 günlü ve 2017/557 Esas, 2019/4606 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.