3. Hukuk Dairesi 2014/18295 E. , 2015/1237 K.
"İçtihat Metni"
Davacı H.. A.. ile davalı U.. T.. aralarındaki tazminat davasına dair Konya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.09.2013 günlü ve 2012/586 E.-2013/617 K.sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 21.05.2014 günlü ve 2014/296 E.-2014/7901 K.sayılı ilama karşı davacı H.. A.. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkiline ait 07...plakalı aracın 17.01.2008 tarihinde maddi hasarlı kaza yaptığını, kaza neticesinde müvekkilinin aracının davalı servise çekilerek hasar işlemlerinin tamamlandığını, müvekkilinin aracının kaskolu olması nedeniyle hasar bakım ve onarım giderleri olan yaklaşık 5.500 TL"nin davalı yetkili servis tarafından sigorta şirketine fatura ve rapor edildiğini, yetkili servisin sigortadan parasını alamaması sebebiyle müvekkiline ait aracı parçalayıp sattığını, araç ile ilgili olarak Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/60 Değişik İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığını ve araçta meydana gelen hasar nedeniyle 20.000 TL"lik zarar meydana geldiğinin belirlendiğini, aracın piyasadaki ikinci el değerinin 18.500 TL olduğunu ancak aracın mevcut durumda değerinin 5.500 TL edeceğine ilişkin rapor düzenlendiğini; müvekkilinin aracı yetkili servise bıraktığı 17.01.2008 tarihinden itibaren kullanamadığını, bu nedenle zararının olduğunu belirterek, (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla) arabada meydana gelen 13.000 TL zarar ile aracın kullanılamaması nedeniyle uğranılan 1.000 TL zararın ve tespit dosya masrafı olan 541,50 TL toplamı 14.541,50 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde belirtilen iddiaların gerçek dışı olduğunu, davacının aracının tamir için müvekkili şirkete bırakıldığını, ancak araç üzerinde rehin bulunduğundan ödeme mürtehine yapılacağından tamirat işleminin gerçekleştirilemediğini, yakalama kararına istinaden aracın, müvekkili şirkete ait işyerinden alınarak kolluk tarafından muhafaza altına alındığını, davacının müvekkili şirkete aracı almak için müracaat etmediğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının, davalı şirketten tamir için araçta oluşan hasar bedelini, 17.01.2008 tarihinde kullanamaması nedeniyle uğradığı zararı ve tespit masrafını istemesinin dosyadaki deliller çerçevesinde dürüstlük kuralına aykırı olduğu; hiç bir kimsenin kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği, davacının öncelikle aracın tamir parasını davalıya ödemesi gerektiği, bunu ispat edemediği, iyiniyetle açılmış bir davanın söz konusu olmadığı, davalının tamir ücretini davacıdan almadığı sürece eser sözleşmesinde yüklenici veya vedia sözleşmesindeki depo sahibi gibi custodia sorumluluğunun bir karşılığı olarak kendisine tevdi edilen şeyi hapis hakkı olduğu gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen hükmün, davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21.05.2014 günlü ve 2014/296 E.-2014/7901 K.sayılı ilamıyla onanmış, davacı vekilince bu defa kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya bırakılan hasarlı aracın, davalı tarafından tamir edilip edilmediği, varılacak sonuca göre de davalının, araç tamirinden kaynaklanan hapis hakkının; davacının ise aracın iade edilmemesinden dolayı tazminat hakkının olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
İspat yükü; kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. TMK"nın 6. maddesinde bu husus; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür" şeklinde ifade edilmiştir.TBK"nın 50/1"e göre de "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır". Bu bağlamda davacının hem uğradığı zararı ve miktarı hem de davalının eylemi ile zarar arasındaki illiyet bağını ispat etmesi gerekir.
Yine aynı Kanun"un 950.maddesinde hapis hakkı hükme bağlanmış olup, buna göre hapis hakkı borçlunun taşınır mallarına ve kıymetli evrakına onun onamıyla zilyed bulunan alacaklının, muaccel olan ve bu eşya ve evrakla doğal bir bağlantısı bulunan alacağının teminatı olarak alıkoyma ve paraya çevirme yetkisi veren bir ayni haktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı tarafa ait araç 17.01.2008 tarihinde yapmış olduğu kaza neticesinde hasar görmüş ve tamir için davalı tarafa ait servise teslim edilmiştir. Dosya içinde mevcut 18.01.2008 tarihli kesin ekspertiz raporu ile araçta değişmesi gereken hasarlı parça ve malzeme bedeli (onarım ve işçilik dahil) toplamı 4.491,37 TL olarak belirtilmiştir. Davacı tarafından bu dava öncesinde Konya 3.Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/60 D.İş. dosyasında hasarlı araç ile ilgili tespit yaptırılmış ve mezkûr dosyada tanzim olunan 30.10.2012 tarihli bilirkişi raporu ile "...aracın sağ ön kapı sağ kayar kapı sol kapı iki kanatlı bagaj kapısının sökülmüş durumda ve aracın bagaj kısmında bulunduğu aracın motorunun indirildiği ve parçalara ayrıldığı motor blogu ve üst kapağının mevcut olduğu diğer motor ile ilgili parçalarının mevcut olmadığı, aracın kullanılamaz durumda olduğu araçta olması gereken eksik parçaların olduğu ve liste halinde sunulan eksik parçalar bedelinin 17.450 TL olduğu; araçtaki eksik parçaların çok olması ve bu parçaların tek tek değiştirilmesi halinde söz konusu aracın parçalara ayrılmasından önceki durumu itibariyle piyasa rayiç değerini geçtiğinden mevcut şekli ile satılmasının elzem olduğu; toplam hasar ve zarar miktarının 13.000 TL olacağı" belirtilmiştir.
Davalı vekili ise cevap dilekçesiyle; "araç üzerinde rehin bulunduğundan tamirat işleminin gerçekleştirilemediği" belirtilmiş olup, bu bağlamda davalı tarafından aracın tamirine yönelik iş tamamlanıp teslime hazır hale getirilmediğinden artık alacağın istenebilir (muaccel) olduğunun ve davalının aracın tamirinden kaynaklanan hapis hakkının bulunduğunun kabulü mümkün değildir.
Bu durumda hernekadar mahkemece, davalı yüklenicinin tamir ücretini davacıdan almadığı sürece kendisine tevdi edilen şeyi hapis hakkı olduğu belirtilerek ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş ise de; davalı cevap dilekçesi ile tamiratı yapmadığını beyan etmiş, tespit raporu ile de aracın yapılmadığı araçta eksik parçaların olduğu belirlenmiş olduğundan, artık davalının dava tarihi itibariyle davacıdan talep edebileceği bir tamirat bedeli bulunmamaktedır.
Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın bilirkişiye tevdii ile, dava konusu aracın kaza sonrası yükleniciye teslim edildiği durumu tevsik eden hasar tespit tutanağı ve ekpertiz raporu ile aracın yüklenicideki son halinin tespitine yönelik Konya 3. SHM"nin 2012/60 D.İş. dosyasının kıyaslanması suretiyle (araçtaki eksik ve sökülen parçaların kaza ile bağlantısı araştırılarak), bilirkişiden rapor alınarak, davacı talebine yönelik bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davalı tarafın hapis hakkının olduğundan bahisle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki, mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla, davacı tarafın karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.05.2014 günlü ve 2014/296 E.-2014/7901 K.sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.