Esas No: 2019/13318
Karar No: 2019/16268
Karar Tarihi: 17.12.2019
Hırsızlık - konut dokunulmazlığının ihlali - Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2019/13318 Esas 2019/16268 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, konut dokunulmazlığının ihlali
Hükümlü ...’in hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 31/3, 62/1 maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan da aynı Kanun’un 116/1, 119/1-c, 31/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetime tâbi tutulmasına dair İstanbul Anadolu 6. Çocuk Mahkemesinin 11/09/2014 tarihli, 2013/719 Esas, 2014/479 Karar sayılı kararlarının 09/12/2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip hükümlünün denetim süresi içerisinde 11/08/2015 tarihinde kasıtlı olarak işlediği suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükümlerin aynen açıklanmasına dair İstanbul Anadolu 6. Çocuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihli, 2016/236 Esas, 2017/22 Karar sayılı kararlarının kesinleşmesinin ardından, anılan hükümlere yönelik Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01/11/2019 tarihli ve 94660652-105-34-13835-2019-Kyb sayılı “Kanun Yararına Bozma” talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının 07/11/2019 tarihli ve 2019/106796 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istem yazısında;
“Suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocuklar hakkında tayin olunan 6 ay 20 gün kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” hükmü uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmiş bulunulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal değerlendirme:
Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK"nun 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkrayla büyükler için de uygulamaya konulmuş, aynı Kanun’un 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanun’un 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tâbi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden ve şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan, bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması 5728 sayılı Kanun’un 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasa’nın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiş, maddenin altıncı fıkrasına, 25/07/2010 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6008 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle "sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez." cümlesi eklenmiş, yine maddenin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6545 sayılı Kanun"un 72. maddesiyle "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" cümlesi eklenmiştir.
5271 sayılı CMK"nin hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kenar başlıklı 231. maddesinin onuncu, on birinci ve on ikinci fıkraları "(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir. (11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir. (12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir." biçimindedir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/3-752 Esas ve 2014/200 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 5237 sayılı TCK’nin 50/3. maddesindeki düzenleme ile fiili işlediği tarihte 18 yaşından küçük sanıkların daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak şartıyla mahkûm olunan bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının, aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış ve bu husus herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı şartlarının oluşması halinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan özgürlüğü bağlayıcı cezanın seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülmesi gerekmektedir. Buna karşılık CMK’nin 231/7. maddesi; “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez” şeklinde düzenlenmiş olup açıklanması geri bırakılan hükümde yer alan hapis cezasının ertelenemeyeceği ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırıma çevrilemeyeceği belirtilmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli, 346-25; 03.02.2009 tarihli, 250-13 ve 29.09.2009 tarihli, 130-213 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da açıkça belirtildiği gibi, şartlı bir düşme nedeni oluşturan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, objektif şartların (mahkumiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmama, zararın giderilmesi) varlığı halinde, 6008 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce re’sen, bu değişiklikten sonra ise sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması halinde mahkemece diğer kişiselleştirme hükümleri olan seçenek yaptırımlara çevirme ve ertelemeden önce değerlendirilmesi gerekmektedir. Öte yandan kanun koyucu, kişi hakkında kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile belirli şartların gerçekleşmesi halinde kişilerin işledikleri bir takım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat tanımak istemiştir. Kanun koyucu, 5271 sayılı CMK"nin 231. maddesine 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını düzenlediği 5-14. fıkraları eklediği aşamada 5237 sayılı TCK"nin 50/3. maddesindeki yasal düzenlemeyi ve zorunlulukları bilmektedir. Buna rağmen CMK’nin 231. maddesinin 7. fıkrasındaki düzenlemeyi yapmakla, açıklanması geri bırakılan hükümlerde 5237 sayılı TCK’nin 50/3. maddesindeki yaptırıma çevirme zorunluluğunun uygulanmamasını istediği yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuştur. Aksi görüşün kabulü, daha önce hapis cezasına mahkum olmamış çocuklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmaması suretiyle adli yönden lekelenmeme haklarının ellerinden alınması sonucunu doğurur ki, bu sonuç hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının düzenleniş amacına açıkça aykırıdır. Bununla birlikte, şartların gerçekleşmemesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi veya açıklanması geri bırakılan hükmün 5271 sayılı CMK’nin 231. maddesinin 11. fıkrası uyarınca açıklanması sırasında 5237 sayılı TCK’nin 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu mahkemece gözönüne alınacaktır.
Bu açıklamalar karşısında; sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, hakkındaki mahkûmiyet hükmü açıklanacak, yükümlülüklerin yerine getirilememesi durumunda da, kısmen infaza karar verilebileceği gibi koşulları bulunmakta ise, hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi suretiyle yeni bir mahkûmiyet hükmü de tesis edilebilecektir. Hüküm açıklanırken Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/3-752 Esas, 2014/200 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nin 50/3. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlara çevirme zorunluluğu gibi hususlar dikkate alınabilecektir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.02.2014 tarihli, 2012/12-1528 Esas, 2014/62 Karar sayılı kararında; "...Maddenin üçüncü fıkrasındaki şartları taşıyan sanık hakkında seçimlik yaptırım öngörülen bir suçtan mahkumiyet hükmü kurulurken temel cezanın tercihen hapis cezası olarak seçilmesinden sonra bu cezanın üçüncü fıkra gereğince adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin uyuşmazlığın çözümü açısından belirlenmesi gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında yasaklayıcı bir düzenleme yapan kanun koyucunun, üçüncü fıkrada hiçbir sınırlama yapmaksızın zorunlu çevirme hallerini düzenlemiş olması ve fıkra gerekçesinde de fıkrada belirtilen sürelerdeki hapis cezalarının açıkça adli para cezasına da çevrilebileceğini belirtilmiş bulunması karşısında, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına da çevrilebileceğinin kabulü gerekmektedir. Öğretide de bu konuya ilişkin olarak; "Hakaret suçunu düzenleyen TCK"nin 125/1. maddesi, fiilin cezasını, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak öngörmüştür. Hakim seçim imkanı olmasına rağmen sanığı para cezasına değil, kısa süreli hapis cezasına mahkum etmişse, bu ceza artık paraya çevrilemez. Bununla birlikte, suç tanımında adli para cezası ile hapis cezasının seçimlik olduğu bazı hallerde, hapis cezası tercih edilip, somut ceza belirlendiğinde, 50/3"te yer alan ceza sınırının altında bir hapis cezasına ulaşılırsa, kanaatimizce diğer şartları mevcutsa, adli para cezasına çevirmek mümkündür" (M.Emin Artuk-Ahmet Gökcen-A.Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, 8. Baskı, s. 706) şeklinde görüşe yer verilmiştir. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığa yüklenen taksirle yaralama suçu için seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüş olup, suç tarihinde 65 yaşından büyük olan sanık hakkında temel ceza olarak hapis cezasını tercih eden yerel mahkemece, sonuç olarak hükmedilen 5 ay kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK"nin 50/3. maddesi gereğince aynı kanunun 50/1. maddesinde belirtilen para cezası dahil seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve kanuna aykırıdır..." denilmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesi;
1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre,
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya, çevrilebilir.
2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı halinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir” şeklinde düzenlenmiştir. İnceleme konusu somut olayda:
Hükümlü ... hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 37/1, 142/1-b, 35, 31/3, 116/1, 119/1-c, 31/3 maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davasının açıldığı, yargılama neticesinde İstanbul Anadolu 6. Çocuk Mahkemesinin 11/09/2014 tarihli, 2013/719 Esas, 2014/479 Karar sayılı ilamıyla hükümlünün nitelikli hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 31/3, 62/1 maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan da aynı Kanun’un 116/1, 119/1-c, 31/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetime tâbi tutulmasına karar verildiği, anılan kararların kesinleşmesini müteakip hükümlünün denetim süresi içerisinde kasıtlı olarak suç işlediğinin ve bu suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 6. Çocuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihli, 2016/236 Esas ve 2017/22 Karar sayılı ilamı ile açıklanması geri bırakılan hükümlerin aynen açıklanmasına ve hükümlünün hırsızlık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 31/3, 62/1 maddeleri uyarınca 6 ay 20 gün hapis; konut dokunulmazlığının ihlali suçundan da aynı Kanun’un 116/1, 119/1-c, 31/3 ve 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair kararların verildiği, suçların işlendiği tarih itibarıyla hükümlünün sabıkasının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; hükümlü ...’in suçların işlendiği tarihten önce hapis cezasına mahkumiyetinin bulunmaması karşısında, hırsızlık suçundan hükmolunan 6 ay 20 gün hapis ve konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hükmolunan 6 ay 20 gün hapis cezalarının, 5237 sayılı TCK"nin 50/3. maddesindeki amir hüküm gereğince, anılan maddenin 1. fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi hukuka aykırıdır.
SONUÇ VE KARAR:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarnamede yer alan bozma nedeni yerinde görüldüğünden, hükümlü ... hakkında nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan, İstanbul Anadolu 6. Çocuk Mahkemesinin 26/01/2017 tarihli, 2016/236 Esas ve 2017/22 Karar sayılı kesinleşen hükümlerinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA,
2)Kararlardaki hukuka aykırılıklar hükümlüye daha hafif cezaların verilmesini gerektirmekle, dosyadaki belge ve bilgiler ile hükümlünün kişisel, sosyal ve ekonomik durumu gözetilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4-d fıkrası uyarınca,
Hükümlü ... hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlere ilişkin hüküm fıkralarından “Suça sürüklenen çocuk hakkında hükmüolunan ceza kısa süreli hapis cezası isede suça sürüklenen çocuğun geçmiş hali, kasıtlı suçtan verilmiş mahkümiyet kararının bulunması, suç işleme eğilimi suçun işlenişindeki özellikler değerlendirilerek ve cezasının ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği kanaati edinilmediğinden suça sürüklenen çocuk hakkında TCK"nun 50, 51 maddelerinin uygulanmasına TAKDİREN VE KANUNEN YER OLMADIĞINA,” şeklindeki paragrafların çıkartılıp yerlerine;
“Suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan 6 ay 20 gün hapis cezalarının, 5237 sayılı TCK"nin 50/3, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince günlüğü takdiren 20 Türk Lirasından paraya çevrilerek suça sürüklenen çocuğun ayrı ayrı 4.000,00 Türk Lirası adli para cezasıyla CEZALANDIRILMASINA,
Adli para cezalarının miktarları ve suça sürüklenen çocuğun ekonomik durumu nazara alındığında, hükmolunan adli para cezalarının, 5237 sayılı TCK"nin 52/4. maddesi uyarınca birer aylık arayla 24 eşit taksitte tahsiline, taksitlerden birinin ödenmemesi halinde tamamının tahsil edileceğine," fıkralarının eklenmesine,
3)İnfazın bu hükümler üzerinden yapılmasına, bozulan kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına, 17/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.