3. Hukuk Dairesi 2020/2595 E. , 2021/3490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen cezai şart ve uyarı cezası işlemlerinin iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, ... ve ... isimli şahısların yurt dışında oldukları dönemde adlarına düzenlenen 2 adet reçete nedeni ile 2012 yılı eczane protokolünün 5.3.2 ve 5.3.5 maddeleri uyarınca 500,00 TL cezai şart ve uyarı cezası ile cezalandırıldığını, bu işlemlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; reçete arkasındaki imzanın ... isimli hastanın bir akrabasına ait olduğu, hastanın bilgisi dışında reçete düzenlenmiş olduğunu eczacının bilmesinin mümkün olmayacağı gibi ilaçların hasta yakınına da teslim edilmesinin protokol maddeleri uyarınca herhangi bir cezai müeyyideyi öngörmediği dikkate alınarak uygulanan ceza işlemin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın kabulüne, davalı kurum tarafından davacı aleyhine verilen 23/03/2015 tarih ve 10694403 sayılı uyarı ve toplam 500 TL tutarındaki para cezası verilmesine ilişkin kararın iptaline karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık; dava konusu reçetelerin taraflar arasındaki sözleşme ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde davacı eczane tarafından karşılanıp karşılanmadığına ilişkindir.
Davacı eczacı; dava konusu iki adet reçetenin hastanın yakınına teslim edilmiş olması nedeniyle uygulanan cezai işlemin yerinde olmadığını, davalı ile aralarındaki protokol hükümlerine göre reçete muhteviyatı ilaçları usulüne uygun şekilde teslim ettiğini iddia etmiş, davalı Kurum ise reçete sahibi hastalar ... ve ... adına düzenlenen reçetelerin sahte olduğunu ve eczanenin sözleşme hükümlerine aykırı şekilde reçete muhteviyatı ilaçları hastalar dışında başka bir kişiye teslim ettiğini savunmuştur. Dava konusu hastalar ... ve... adlarına 16.04.2010 ve 17.04.2010 tarihlerinde yazılan reçetelerin, bu hastaların yurt dışında bulundukları sırada yazıldığı, yurt dışı giriş çıkış kayıtlarından anlaşıldığından, reçetelerin sahte olduğu sabittir. Bu reçetelerin yazıldığı tarihte yürürlükte olan Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2009 Protokolü’nde eczacı tarafından ilaçların nasıl teslim edileceğine ilişkin 3.2.3. maddesinde “Reçetelerin arka yüzünde; ilacı/ilaçları alan kişinin adı, soyadı ve “.... kalem .... kutu ilacı aldım” ibaresi, hastanın veya birinci derece yakınının telefon numarası ve/veya adresi, imzası, ilacın/ilaçların reçete sahibi veya birinci derece yakını dışındaki kişilerce alınması halinde ise ayrıca T.C. kimlik numarası, T.C. kimlik numarası olmaması halinde ibraz edilen kimlik belge numarası yer alacaktır.” hükmüne göre eczane, ilacı alan kişinin ismini reçetenin arkasına yazmalı ve imzasını almalıdır. İlacı alan kişi hastanın birinci derece yakını değilse T.C. kimlik numarası da yazılmalıdır. Cezai işlem uygulanan iki adet reçetenin hastaların dayısının damadı ... tarafından alındığı yapılan ceza soruşturmasında anlaşılmıştır. Bu kişi hastaların birinci derece yakını olmadığına göre davacı eczacının reçete arkasına ...’ün bilgilerini yazıp bu kişiden teslim alan olarak imzasını alması ve SUT’un 67/3 ve 71. maddeleri gereğince de kimlik kontrolünü yapması gerekirdi. Ancak bu yükümlülüklerini yerine getirmeyerek ilaçların hastalar dışında başka kişilere teslim edilmesine sebebiyet vererek Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2012 Protokolü’nün 5.3.2. maddesinde düzenlenen “Eczacının kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” ve 5.3.5. maddesinde düzenlenen “Hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz.” hükümlerini ihlal etmiştir. Bu durumda davacı hakkında cezai işlem uygulanması yerindedir. Ancak 2012 protokolünden sonra yürürlüğe giren protokollerde, cezai işleme dayanak yapılan yukarıda bahsi geçen maddelerde, davacı lehine değişiklik bulunması halinde bu hükümler de değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 01/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.