3. Hukuk Dairesi 2014/9060 E. , 2015/1467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2013
NUMARASI : 2011/597-2013/923
Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda yerel mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili dilekçesinde; müvekkilleri olan davacılardan Temel"in, davalı kuruma ait gerilim hattından sarkan telin temas etmesi sonucu ağır yaralandığını beyan ederek, davacı Temel için maddi ve manevi tazminata, davacı Temel"in eş ve çocukları olan diğer davacılar için ise, manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davalı idarenin olayda kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyada mevcut ve hükme esas alınan raporun incelenmesinden, "..Davacı Temel"in, bu olayın meydana gelmesinde, kendisine yapılan tüm uyarılara rağmen arızayı davalı kuruma bildirmemesi, izin almadan elektrik konusunda bir belgesi ve uzmanlığı olmadan gerekli tırmanma ekipmanları, yalıtım eldiveni vs... koruyucu iş güvenliği ekipmanları bulunmadan enerjili direğe çıkması, tedbirsiz ve dikkatsiz davranarak kendi can güvenliğini tehlikeye atmasından dolayı % 100 oranında kusurlu bulunduğu..." anlaşılmıştır.
Davalı şirket, bölgedeki elektrik enerjisinin dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı şirketin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur.
Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir.
Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, gene çoğu zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple sorumluluğun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından, bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır.
Ayrıca, HMK"nun 26.maddesi gereğince hakim "çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." Hakim bilirkişi raporundaki eksiklik, belirsizlik, çelişki görmesi durumunda, bilirkişiden yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi gerek görürse yeni bilirkişi incelemesi de yaptırabilir. Hakimin uzman olmadığı konularda, bilirkişi raporuna aykırı karar vereceği durumlarda uzman olmadığını gözeterek bu raporu gerekçelendirip çürütmek yerine konunun uzmanlarına tekrar inceleme yaptırması gerekir. Bundan sonra hakim, bu raporları değerlendirerek kendi vicdani kanaati ile bir sonuca varmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında, somut olaya bakıldığında; yerel mahkemece, mahallinde keşif yapılmadan, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde verilen bilirkişi heyeti raporuna göre karar verildiği ve bu raporda da, davalı idareye herhangi bir kusurun izafe edilmediği görülmüştür.
Ne var ki; enerji nakil hattının sahibi bulunan davalı, bu yapı eserinin fena yapılmasından bakımı ve işletilmesindeki eksikliklerden sorumludur. Bu sorumluluk, hukuki niteliği itibariyle kusura dayanmayan (objetkif) bir sorumluluktur. Dava konusu olayda, davacının uğradığı zarar, enerji nakil hattından kaynaklandığına göre, davalı idare kusursuz olarak sorumlu bulunmaktadır.
Bu itibarla; mahkemece, öncelikle mahallinde keşif yapılarak, zararın meydana geldiği elektrik direğinin fiziki koşulları incelenerek, direğin herkesin rahatlıkla çıkabileceği bir konumunun bulunup bulunmadığı, uyarı levhası gibi, bir takım elgellemelerin bulunup bulunmadığı hususlarının tespit edilip, olayda davalı idarenin bakım ve işletmede bir eksikliğinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir.
Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilmeden, davalı idarenin elektrik hatlarının bakımı, denetlenmesi ve gözetiminde bir eksik ya da kusurunun bulunup bulunmadığı belirlenmeden, kusurun tamamı davacıya yüklenerek karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.