1. Hukuk Dairesi 2021/1756 E. , 2021/2986 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları ... adına kayıtlı 11711 parsel sayılı taşınmazda, intikal işlemlerinin yapılması amacıyla kardeşleri olan davalı ...’i vekil tayin ettiklerini, davalı ...’in intikal işlemini yaptırdıktan sonra vekalet görevini kötüye kullanarak 07.01.1993 tarihinde dava konusu taşınmazı davalı ...’ye temlik ettiğini, kendilerine payları karşılığı bir ödeme yapılmadığını, ...’nin de taşınmazı 16.09.2010 tarihinde davalı ...’e devrettiğini,...’ın iyiniyetli olmayıp her şeyi bilebilecek durumda olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa taşınmazların değeri üzerinden miras payları oranında belirlenecek bedel ile mahrum kaldıkları kira bedelinin ve 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ...den tahsiline karar verilmesini istemişler; aşamada davalarını ıslah ederek, tapu iptal ve tescil talebinden vazgeçtiklerini, kira bedeli istemi ve davalı ... yönünden davayı geri aldıklarını beyan etmişlerdir.
Davalılar ..., davacıların kendi rızalarıyla vekaletname verdiklerini, satış bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar; davalı ... ise iyiniyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, inşaat yapmak amacıyla dava konusu taşınmaz ile birlikte bitişik parseli de satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ve davalılar... arasındaki temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle taşınmaz bedelinin tahsiline yönelik talebin kabulü ile davalılar ...den tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine, kira bedeline yönelik talep ve davalı ... yönünden ise davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Dairece, “...davacıların manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmiş olması ve red nedeniyle davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olup, davacının kira bedeli isteği ve davalılardan ... yönünden davanın geri alınmış olması temyize getirilmediğinden bu hususlar bozma nedeni yapılmamıştır. Davacıların açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine. Davalıların temyiz itirazlarına gelince; her ne kadar davacıların kardeşleri olan davalılar... yönünden tazminat talebi kabul edilmiş ise de, tarafların gösterdikleri delillerin eksiksiz araştırılarak, özellikle tarafların tanıkları dinlenmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken eksik inceleme ile tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Ayrıca kabule göre de, dava konusu taşınmazın vekaleten satış tarihindeki niteliği tespit edilerek buna göre belirlenecek tazminatın hüküm altına alınması gerekirken, üzerindeki yapılar da nazara alınmak suretiyle hüküm kurulması doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, taraf tanıklarının dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, taşınmaz bedeline yönelik tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine ve toplanan delillere, hükmün dayanağı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak yazılı şekilde tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine.
Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bozma öncesi verilen ilk hükümde hükmedilen tazminatın dava dilekçesiyle istenen 10.000,00 TL’lik kısmına dava tarihinden, ıslah dilekçesiyle istenen kalan kısmına ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiş, davacıların bu yöne değinen temyizi Dairece reddedilmiş olduğundan faiz tarihi yönünden davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda bozma sonrası hükümde kabulüne karar verilen toplam 1.141.331,40 TL tazminatın dava dilekçesiyle istenen 10.000TL’lik kısmına dava tarihinden, kalan 1.131.331,40 TL’lik kısmına 02.07.2013 ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken, kazanılmış hak kuralını ihlal eder şekilde alacağın tamamına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru değildir.
Ne var ki; değinilen husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından, temyize konu İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.02.2021 tarih 2019/846 Esas 2021/190 Karar sayılı kararının hüküm kısmının 1. fıkrasında yer alan “... her bir davacı için ayrı ayrı 380.443,80-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,” ifadesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “...toplam 1.141.331,40 TL tazminatın 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden, 1.131.331,40 TL’sinin 02.07.2013 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...’dan tahsili ile eşit paylarla davacılara ödenmesine,” ifadesinin yazılmasına, davalılar vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.06.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.