3. Hukuk Dairesi 2014/13949 E. , 2015/1529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2014
NUMARASI : 2012/99-2014/134
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı-birleşen dava davacısı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 27.01.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı-birleşen dosya davacısı vekili Av. İ.. D.. geldi. Karşı taraf davalı-birleşen dosya davalısı vekili Av. E.. A.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl ve birleşen davasında, tapuda kayıtlı 216 m2 yüzölçümlü gayrimenkulü 07.06.2004 tarihinde davalıdan üzerindeki bina ile birlikte satın aldığını, gayrimenkulü alırken binanın ruhsatlı olduğuna inanarak satın aldığını, 21.10.2008 tarihinde sürekli zeminin kayması nedeniyle evde çok ciddi derecede çatlaklıklar bulunması nedeniyle evde oturulmaz bir hal aldığını ve binayı tahliye etmek durumunda kaldığını belirterek gayrimenkulün imar ruhsatı bulunmaması ve binanın ayıplı olması nedeni ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik bina bedeli olarak 28,236.00 TL ve 10.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 38234.00 TL’nin faizi ile birlikte davalı tarafından tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın ve birleşen davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, 12.600 TL. bina bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine;
13. Hukuk Dairesinin 2010/1548 E.-2011/606 K.sayılı bozma ilamıyla "Dava konusu taşınmaz, davacı tarafından 7.6.2004 tarihinde tarla niteliğiyle tapudan satın alınmıştır. Üzerindeki yapının ruhsatı ve iskanı olmadığı, kaçak yapı niteliğinde olduğu dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu haliyle taşınmazın ekonomik değeri yok ise de, taraflarca gayrimenkul üzerindeki yapının varlığı bilinerek sözleşmenin aktedildiği ve davacının binadaki riski de bilebilecek durumda olduğu nazara alındığında davacı ancak yapım tarihi itibariyle binanın asgari levazım bedelini talep edebilir. Öyle olunca, mahkemece binanın yapım tarihi itibariyle asgari levazım bedeline hükmedilmesi gerekmiştir" gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak; asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen dava davacısı vekilince temyiz edilmiştir.
Bozma ilamına uyularak binanın asgari levazım bedeli bilirkişi raporu ile tesbit edilmiş ise de; Mahkemece, 03.11.2009 günlü keşif sonucu alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmeler de gözetildiğinde heyelanlı arazide ruhsatsız olarak inşaa edilen taşınmazda davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, 3194 sayılı yasa hükmüne aykırı olarak elektrik ve su aboneliği tesis edildiği, tamirat ve tadilatla güçlendirmesinin sakıncalı olduğu yolundaki teknik ve hukuksal nitelendirmeler kapsamında davacının alacak hakkı ve davalının tazmin yolunda kusur ve sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kural olarak, bozma kararına uyulmakla; orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan, bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Davalıya ait 14 parsel numaralı taşınmazın 07.06.2004 tarihinde davalı tarafından davacıya tapuda satıldığı ve satışın geçerli olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Belediye Başkanlığının 03.11.2009 tarihli cevabı yazısından "dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın Belediye Meclisi nin 10.03.2005 tarihli kararı ile jeolojik açıdan sakıncalı alan ilan edildiği ve söz konusu yere ait yapılaşma yasağı olduğundan Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgesi verilmediği" anlaşılmaktadır. Nitekim davacının sözkonusu taşınmazı tahliye ettiği de ihtilafsızdır.
Davalı 02.12.2008 tarihli belge ile "859 ada 221-1 pafta 14 parsel numaralı arsa üzerinde bulunan müstakil tek katlı binayı 3194 sayılı İmar Kanununa uygunluk ve temel ruhsatı olmadan K...K..."a 2004 tarihinde parasını peşin alarak sattığını" imzalı beyanı ile kabul etmiştir.
Öyle ise mahkemece davalı yararına kazanılmış usuli müktesep hak ilkesi de gözetilerek uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan önceki bozma ilamında belirtilen ilkeler doğrultusunda Yargıtay denetimine uygun bir rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozmaya aykırı olarak yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı-birleşen dava davacısı için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davalı-birleşen dava davalısından alınıp davacı-birleşen davanın davacısına verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.