3. Hukuk Dairesi 2014/15048 E. , 2015/1596 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMANDAĞ 2. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/09/2013
NUMARASI : 2013/169-2013/50
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2006 yılında boşandıklarını, müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline bırakıldığını, müvekkili için aylık 150,00 TL, müşterek çocuk için 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan 5 yıl geçtiğini, bu süreçte paranın satın alma gücündeki düşüş ve çocuğun okula başlamasıyla ihtiyaçlarının artması sonucunda ödenmekte olan nafakaların yetersiz kaldığını belirterek; 150,00 TL olarak ödenmekte olan yoksulluk nafakasının aylık 300,00 TL"ye, 200,00 TL olarak ödenmekte olan iştirak nafakasının aylık 400,00 TL" ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı; talep edilen nafakayı ödeme gücünün bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, "...dava tarihi olan 21/11/2011 tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadın yararına Mahkememizin 2005/360 esas ve 2006/277 karar sayılı 15/06/2006 tarihli kararı ile hüküm altına alınmış olan 150,00 TL tedbir nafakasının (TÜİK"İN yayınladığı ÜFE verileri de göz önüne alınarak takdiren %10 ) 165,00 TL ye çıkarılmasına, tarafların müşterek çocukları olan Gökay için aylık 200,00 TL olan tedbir nafakasının 35,00 TL arttırılarak 235,00 TL "ye çıkarılmasına, toplam 400,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." şeklinde hüküm kurulmuş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk ve iştirak nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; mahkemece yapılan artırımın nafaka alacaklılarının ihtiyaçlarını karşılayabilecek miktarda olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.
Kural olarak boşanma kararı ile velayet kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.(TMK m.182)
Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.(TMK m.328/1) Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Ayrıca nafakanın takdirinde birlik devam ederken çocuğun alıştığı yaşama şeklide dikkate alınır.
Diğer taraftan nafaka miktarı belirlenirken, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Hakim, iştirak nafakası takdirinde; nafaka alacaklısı çocuğun ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumu arasındaki dengeyi kurarak, hakkaniyet ölçüsünde nafakayı artırmalıdır.
Somut olayda, taraflar 15.06.2006 tarihli ilamla boşanmışlar, 2005 doğumlu müşterek çocuğun velayeti anneye verilmiş, çocuk için 200,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, boşanma ilamı 10.07.2007 günü kesinleşmiş, eldeki artırım davası 4 yıl 4 ay sonra 21.11.2011 tarihinde açılmıştır. Geçen süreçte müşterek çocuğun yaşının büyüdüğü, ihtiyaçlarının arttığı, paranın alım gücünün azaldığı, ödenmekte olan nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığı açıktır.
Mahkemece yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması neticesinde; davacı kadının nafaka dışında gelirinin olmadığı, çocuğu ile birlikte dayısının evinde kaldığı anlaşılmıştır. Davalı ise babasına ait işyerinde çalışmakta ve babasına ait evde oturmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, okul durumu ve zorunlu ihtiyaçları, velayet kendisinde bulunan annenin de nafakaya ihtiyaç duyması dikkate alınarak hakkaniyete uygun daha yüksek oranda artırıma karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu nafaka miktarında yalnızca 35,00 TL"lik artış yapılması doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Diğer taraftan boşanmanın kesinleşmesinden sonra müşterek çocuk için ödenen nafaka iştirak nafakası olup, mahkemece tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru değildir.
Davacı vekilinin yoksulluk nafakasının artırım oranına ilişkin temyiz itirazına gelince;
Yoksulluk nafakasının artırım davasında; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde artırım yapılmalıdır.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; yoksulluk nafakasının ÜFE verilerine göre hesaplandığı belirtilmiş ise de hesaplama doğru yapılmamıştır. Mahkemenin endeks hesaplama şekli hatalıdır. Zira; aradan geçen 4 yıl için ayrı ayrı hesap yapılıp, çıkan rakamların toplanması gerekirken yalnızca 1 yıl için hesaplama yapılmıştır.
Öyle ise mahkemece; ÜFE oranında artırım hesabının doğru yapılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Yine, davacı eş için artırımına karar verilen nafaka yoksulluk nafakası olup, mahkemece tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.