3. Hukuk Dairesi 2014/18298 E. , 2015/1598 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ALAPLI ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2014
NUMARASI : 2014/17-2014/270
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dilekçesinde; davalılardan A.. U.."nun eşi, K.. U.."nun kayınpederi, H.. U.."nun ise kayınvalidesi olduğunu, davalıların kendisini iki çocuğuyla birlikte darp edip, evden kovduklarını, çeyiz ve ziynet eşyalarının davalılarla birlikte yaşadığı evde kaldığını iddia ederek; çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmazsa 35.500,00 TL"nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 10.02 2011 tarihli celsede ziynet eşyaları dışında kalan talepleri atiye bıraktığını belirtmiştir.
Davalılar cevap dilekçelerinde; ziynet eşyalarının davacı tarafından bozdurulduğunu iddia ederek; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, "...Davaya konu 15 adet çeyrek altın, 9 adet üçlü burma bilezik, 1 adet 2 gr taşlı yüzük, 1 adet 6 gr kolye, 1 adet 4 gr küpe, 1 adet 40 gr"lık kelepçe, 9 adet cumhuriyetli gerdanlık, 10.65 gr 7 adet çeyrek cumhuriyetli bilezik, 70*60 18 ayar zincirin mevcut ise aynen, mevcut değilse dava tarihi itibariyle değeri olan 19.241,12 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya iadesine ..." şeklinde karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; çeyiz eşyalarının ve düğünde takılan takılan ziynet eşyalarının aynen, bunun mümkün olmaması halinde değerinin nakden davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; 17.02.2011 tarihli ilamla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, ilamın davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesi"nce davaya bakmaya görevli mahkemenin aile mahkemesi olduğu gerekçesiyle hükmün bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece, 11.10.2012 tarihli ilamla davanın kısmen kabulüne karar verildiği, hükmün davalılar tarafından temyizi üzerine dairemizin 03.10.2013
tarihli bozma ilamıyla, davacının ziynetlerin aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin talep edildiği buna rağmen mahkemece talep aşılarak ziynet eşyalarının fiili ödeme günündeki değerinin tahsiline karar verildiği, aynen iadesine karar verilen ziynet eşyalarından bir kısmının gram ve ayarı yazılmayarak HMK"nın 297.maddesine aykırı şekilde hüküm tesis edildiği, ziynet eşyalarının değerinin tespiti amacıyla kolluğa müzekkere yazılarak kolluğun kuyumcu bilirkişilerden aldığı bilgi ile ziynet eşyalarının değerinin tespit edildiği gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına uyan mahkemece, yukarıda belirtilen şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kural olarak, vermiş olduğu hüküm, Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay"ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm kurmak zorundadır. Bozmaya uyulmakla bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar. Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar doğrultusunda hüküm vermek zorundadır. Hakimin değişmesi açıklanan bu ilkeye etki yapamaz. Bu ilke temyiz incelemesi sırasında Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınır.
Diğer taraftan, bir hükmün neleri içermesi gerektiği HMK’nın 297. maddesinde tek tek sayılarak ayrıntılı biçimde gösterilmiştir. Buna göre hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu şekilde dava sonunda mahkemenin kimin lehine, kimin aleyhine karar verdiği, davacının talebinin ne kadarının kabul edildiği, davalının neye göre mahkum edildiği tereddütsüz şekilde anlaşılmalıdır. Biçim koşullarının getiriliş amacı, hükmün açıklığı ve anlaşılırlığı kadar infaz kabiliyetini de sağlamaktır. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır ve dava içinden yeni davaların doğmasına neden olur.
İİK"nun 24/4.maddesi gereğince; aynen iadeye karar verilmesi halinde iade edilecek eşyaların cinsi, niteliği, özellikleri, gram ağırlığı vb. gibi özelliklerinin ayrıntılı belirtilmesi gerekir.
Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gereğince ziynet eşyalarının aynen iadesine karar verilmişse, hüküm fıkrası açık olmalı, duraksama yaratmamalı, hükümde aynen iadesine karar verilen ziynetlerin gram ve ayarları açık olarak yazılmalıdır. Sadece "dokuz adet üçlü burma bileziğin aynen iadesine" şeklinde hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bu yöndeki bozma ilamına uyma kararı verilmesine rağmen bozma gereği yerine getirilmeksizin aynen iadesine karar verilen ziynet eşyalarından bir kısmının gram ve ayarı yazılmayarak HMK"nın 297. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.