(...Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden, dava konusu taşınmazlara ilişkin 04.07.2007 tarihli kamu yararı kararı verildiği, kıymet takdirlerinin yapıldığı ancak başkaca bir işlem yapılmadığı, halen de davalı idarece taşınmazlara fiilen el atılmadığı anlaşılmıştır.
Kamulaştırmasız el atma olgusunun kabul edilebilmesi için kamulaştırma ile el atma yetkisi kendisine tanınmış olan idarenin taşınmaza fiilen el atmış olması gerekir. Davalı idarenin taşınmazlara ilişkin kamulaştırma kararı alması kamulaştırmasız el atma olarak kabul edilemez. Davacının tasarruf etme ve kullanma yetkisini kısıtlayan veya ortadan kaldıran kalıcı ve fiili bir el atma söz konusu değildir.
Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, Kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, Müvekkillerinin miras bırakanı Ayşe adına kayıtlı 4176 ve 4178 parsel sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından yol geçirmek suretiyle kamulaştırmasız olarak el atıldığı ileri sürülerek, taşınmazların mülkiyeti karşılığı 163.600 TL" nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı idare vekili, dava konusu taşınmazlara fiili elatma olmadığını belirtilerek davanın reddine karar verilmesi istemiştir.
Mahkemece, taşınmazlara fiilen ve doğrudan el atılmamış olmakla birlikte davalı idarenin eylemlerine bağlı olarak taşınmaz malikleri tarafından fiilen kullanılamaz hale geldiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalı idare vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda başlıkta yer alan gerekçeler ile karar bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki karardaki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazlar yönünden davacıların hukuken ve fiilen tasarruf etme ve kullanma yetkisini kısıtlayan veya ortadan kaldıran, kalıcı ve fiili bir elatmanın söz konusu olup olmadığı, olayda kamulaştırmasız elatma şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, dava konusu taşınmazlara davalı idarenin fiili bir elatma olgusunun bulunmadığı, Özel Daire bozma ilamının yerinde olduğu, yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğunca bu görüş benimsenmemiştir.
Hukuk Genel Kurulunun çoğunluğunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle dava konusu her iki taşınmazın da E–5 karayolu ile demiryolu arasında yol emniyet sahasında kaldığı, davalı idarenin eylemlerine bağlı olarak parsellere fiilen ulaşım ve kullanım imkânının kalmadığı ve imar mevzuatı yönünden de taşınmazlardan istifade imkânının olmadığı, davacıların taşınmazdan bağımsız yararlanma ve başka türlü kullanma olanağının da bulunmadığı, davaya konu taşınmazları kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı İdarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle İdarenin eyleminin, davacıların mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir nitelikte bulunduğuna göre, mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacıların, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği sonucuna varılmıştır. Benzer ilkeler Hukuk Genel Kurulu"nun 15.12.2010 gün ve E:2010/5–662, K:2010/651 sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının kabulüyle, davalı İdarenin kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda sorumlu bulunduğuna ilişkin direnme kararı yerinde olup onanmalıdır.
Ne var ki, bozma nedenine göre işin esası Özel Daire’ce incelenmediğinden, davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire’ye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin direnmesi yerinde görüldüğünden, davalı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK" nun 440/I maddesi uyarınca hükmün tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.04.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.