4. Hukuk Dairesi 2015/1981 E. , 2016/582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 22/11/2012 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde, davalının oğlu ile kendi kızı arasında nişan töreninin yapıldığını, nişanlılık dönemi içerisinde davalının oğlunun geçimsizliği nedeniyle bir iki kez nişanın bozulduğunu ancak ailelerin araya girmesi nedeniyle yeniden bir araya geldiklerini, nikahlarının kıyıldığını ve kına gecesi öncesi davalının oğlu tarafından takılan takıların babasına verilmesini babasının yaptığı masrafları karşılamaları gerektiğini söylemesi üzerine düğünün yapılmadığını ve boşanma davası açıldığını, bu dava sonucunda davalı yanca takılan altınların tamamının davalıya iade edildiğini, ancak kendilerine ait çeyiz eşyalarının davalı tarafından tahrip edilip sokağa atıldığını, eşinin çekmiş olduğu kredinin düğün için gelip gitmeleri nedeniyle davalılar için harcandığını, bu olaylar nedeni ile kızının onurunun zedelendiğini, hayata eksik ve güçsüz başlayacağını iddia ederek uğradıkları maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı cevap dilekçesinde nişanın bozulmasına davacı tarafın sebep olduğunu, ayrıca maddi tazminata ilişkin davanın resmi belgelerle ispat edilmesi gerektiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, tarafların birbirlerinde kalan eşyalarına yönelik ve yapılan masraflar ile duyulan manevi üzüntülerin karşılanması istekli bir dava olduğu gerekçesiyle davanın maddi tazminat yönünden sübut bulmadığından reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Borçlar Kanunu"nun 49. maddesi gereğince kişilik hakkı hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat olarak para ödenmesini isteyebilir. Kişisel haklarına saldırıdan dolayı bedensel ve ruhsal acıya uğrayan kişiye, bu acının giderilmesi amacıyla tazminat olarak para ödenmesi, zarara uğrayanı belli bir ölçüde olsa da doyuma ulaştırma amacıyla Medeni Kanun"da düzenlenen ve Borçlar Yasası"nın 49. maddesinde yaptırımı gösterilen manevi tazminatın istenebilmesi, kişisel hak ve yararların zarara uğramasına bağlıdır. Kişilik hakları kişinin bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Hayat, beden ve ruh tamlığı, vicdan, din, düşünce ve ekonomik çalışma özgürlüğü, şeref, onur ve saygınlığı, ünü, isim, resim ve sırları hep kişisel varlıklardır.
Dava konusu olayda; davacının kızı ile davalının oğlunun nikahlarının yapıldığı, kına gecesinde çıkan anlaşmazlık nedeni ile düğünün yapılamadığı, fiilen biraraya gelmeden boşandıkları, davacının bu sürecin yaşanmasından davalıyı sorumlu tuttuğu anlaşılmaktadır. Gerek dava dilekçesinde, gerekse tanık beyanlarında davalının doğrudan davacıya yönelik herhangi bir haksız fiilinden bahsedilmemiştir. Davalının sebeb olduğu İddia edilen düğünün yapılmaması ve boşanma nedeniyle davacının değil dava dışı kızının kişilik haklarını koruyan hukuk kuralı bozulmuş olur. Borçlar Yasası"nın 49. maddesinde belirtilen sorumluluk genişletilemez. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalının davacıya yönelik kişilik haklarına saldırı teşkil eder bir eyleminin bulunmaması, yansıma yoluyla da manevi tazminat istenemeyecek olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.