3. Hukuk Dairesi 2014/14381 E. , 2015/1811 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/04/2014
NUMARASI : 2013/317-2014/116
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 03.02.2015 duruşma günü için tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. N. T. G. geldi. Karşı taraf davalı N.. A.. vekili Av. T.. G.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı noter tarafından düzenlenen araç satış sözleşmesiyle 16.750,00 TL ödeyerek araç satın aldığını, aracın çalıntı olduğunun ortaya çıkması üzerine müvekkilinin elinden alınarak gerçek malike teslim edildiğini, bu olay nedeniyle müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince noterin sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin talep haklarını saklı tutup; 16.750,00 TL maddi tazminatın 06.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte noter ve noterin sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı noter vekili cevap dilekçesinde, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde; meydana gelen zarardan müvekkilinin ancak poliçe limitiyle sorumlu olabileceğini bildirmiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 05.02.2013 tarih, 2011/15806 E.; 2013/1704 K. sayılı ilamıyla; zararlı sonucun, dava dışı E. G. tarafından sahte olarak düzenlendiği ileri sürülen sürücü belgesinden kaynaklandığı, adı geçenin Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2010/247 Esas sayılı dosyasında yargılandığı, buna göre ağır ceza dava dosyasının içeriğindeki belgeler değerlendirilip bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece, ceza dosyası celbedilmiş, sürücü belgesinin aslına ulaşılamamış, noterden onaylı sureti celbedilerek iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıptan rapor istenmiş, Adli Tıp cevabi yazıda; incelemeye gönderilen belgenin fotokopi olması nedeniyle iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığına olayın bütünü değerlendirilerek mahkemece karar verilmesi gerektiğini bildirilmiştir.
Mahkemece, aracın satışını yapan 1975 doğumlu sanık Erol ile sahte sürücü belgesinde kimlik bilgileri bulunan aracın gerçek maliki 1979 doğumlu Birol arasında yalnızca 4 yaş fark olduğu, bu yaş farkından doğan uyumsuzluğun belirlenmesinin noter çalışanlarından beklenemeyeceği, satışın 3. kişilerce hazırlanan sahte ehliyete dayanılarak gerçekleşmesi nedeniyle illiyet bağının kesildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak süresi içinde temyiz edilmiştir.
Dava; noterde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle satın alınan aracın, çalıntı olduğunun ortaya çıkması sonucu, aracın alıcının elinden alınması nedeniyle alıcının uğradığı maddi zararın noter ve noterin sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; dava dışı 3. kişinin kusurunun, noterin eylemi ile davacının uğradığı maddi zarar arasındaki illiyet bağını kesip kesmediği noktasında toplanmaktadır.
1512 sayılı Noterlik Yasası"nın 162.maddesi gereğince noterler, yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumludurlar.Tüm kusursuz sorumluluk hallerinde olduğu gibi zarar gören davacı, davalı noterin kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Mücbir sebep, zarar görenin tam kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusuru ile illiyet bağı kesilir ve kusursuz sorumlu olan kişi sorumluluktan kurtulur.
Diğer taraftan Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter; iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tam öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; dava dışı E. G. "un sahte olarak düzenlediği ve gerçek araç maliki B. E. "in kimlik bilgilerini içeren sürücü belgesine kendi fotoğrafını yapıştırarak davalı notere sunduğu, davacıyı zarara uğratan araç satış sözleşmesinin, bu sahte sürücü belgesine dayalı olarak davalı noterce yapıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece; noterin eylemi ile zarar arasındaki nedensellik bağının, sahte sürücü belgesini hazırlayan dava dışı 3. kişinin ağır kusuru nedeniyle kesildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyada fotokopisi bulunan sahte sürücü belgesinin "belge sahibi" bölümündeki imza ile satış sözleşmesinde satıcı tarafından atılan imza arasında gözle görülür şekilde fark bulunduğu ve sürücü belgesinin “kullandığı cihaz ve protezler” bölümüne varsa kullanılan cihaz ve protezlerin yazılması, yoksa bu alanın boş bırakılması gerektiği halde “zayii” yazıldığı hususlarının noterce gözden kaçırıldığı ve böylece davalı noterin gerçek maliki tespit için gerekli özeni göstermediği nazara alınmamıştır.
Oysa kamu hizmeti yürüten noterin, sürücü belgesindeki hatalar nedeniyle daha özenli davranıp gerekli araştırmayı yaparak sürücü belgesinin sahte olup olmadığını detaylı şekilde araştırması gerekmektedir.
Davalı noterin imza farklılığını ve "zayii" ifadesini fark etmeden sahte sürücü belgesine dayanarak satış sözleşmesini tamamlamış olması özen yükümlülüğünün kusurlu şekilde aksattığını göstermekte olup, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının kesilmediği açıktır. Davalı noterin sorumluluğu cihetine gidilmelidir.
Ancak, araç alım-satım işi ile iştigal eden davacı şirket yetkililerinin, satıcı hakkında yeterli araştırma yapmaması ve satışa esas olan belgeleri incelememeleri, noterde satış işlemi yapılırken kullanılan sürücü belgesinde bulunan eksiklikler nedeniyle kendilerinden beklenen özeni gösterip olaya uygun bir araştırma yapmamaları, davacının bölüşük kusurunun varlığını göstermektedir.
Hal böyle olunca mahkemece; açıklanan olgular gözetilerek, öncelikle davacının uğradığı zararın miktarı belirlenip, davacının bölüşük kusuru nedeniyle, belirlenen zarar tutarından uygun bir indirim yapılarak kalan miktardan davalıların sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı gerekçeyle istemin tümüyle reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.