Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6546
Karar No: 2019/7768
Karar Tarihi: 10.10.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/6546 Esas 2019/7768 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/6546 E.  ,  2019/7768 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; mahkemenin ek kararı ile temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, bu defa davacı vekili tarafından ek kararın temyizi üzerine, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalıya kiralanan aracın, davalının personelinin sevk ve idaresinde seyir halinde iken, yoldaki kaya parçalarına çarpması neticesinde hasarlandığını, hasarın giderilmesi için sigorta şirketine başvurulduğunda çarpmadan sonra aracın stop edilmeyip, motorun yağsız kalarak yola devam etmesi neticesinde motorda hasarın meydana geldiği gerekçesi ile değerlendirmeye alınmadığını, davalıya hasara ilişkin 6.208,60 TL bedelli faturanın tebliğ edildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Kadıköy 7. İcra Müdürlüğünün 2010/9838 Esas sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın %40"ından az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; taraflar arasındaki kiralama sözleşmesinin 8.maddesinde araçların kasko sigortasının kiralayan davacı tarafından yapılacağının kabul edildiğini, araçta meydana gelen hasarın kasko teminatı kapsamında olan bir hasar olması ve sürücünün kazanın oluşumunda kusursuz olması nedeniyle husumetin ... Sigorta A.Ş."ye yöneltilmesi gerektiğini, sürücünün kazadan sonra gereken güvenlik tedbirlerini alarak aracın kayalık bölgeden çevredekilerin yardımıyla güvenli bir yere itildiğini ileri sürerek, davanın reddine ve % 40" tan az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 16.12.2015 tarihli ve 2015/1856 E., 2015/11137 K.sayılı ilamı ile; "..kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili bulunmaktadır. HMK.nun 298/2. maddesi ve 10.4.1992 gün,
    1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni oluşturur. Bu durumda mahkemece yapılacak iş önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile yeni bir karar vermekten ibarettir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine, itiraz edilen miktar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiş, 15.07.2018 tarihli ek kararla davacının istinaf başvurusu süresinde olmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmiş, davacı ek kararla birlikte hükmü temyiz etmiştir.
    6100 sayılı HMK"nun 373/4 ve geçici 3. maddelerinin düzenleniş amacı, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlara karşı Yargıtay yoluna başvurulmasını ve karar kesinleşinceye kadar kanun yolu denetiminin Yargıtay tarafından yapılmasını sağlamaktır.
    Diğer bir anlatımla, Yargıtay’ ın verdiği bozma kararları üzerine verilen kararların tekrar Yargıtay denetiminden geçmesi, başka bir deyişle Yargıtay kararının istinaf yolu ile denetlenmesinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
    Anayasa Mahkemesi"nin 20.01.2016 gün, 2013/7114 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere kararda temyiz süresinin hatalı gösterilerek hukuki belirsizliğe yol açılması, Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 297/1-ç maddesi ve Anayasa’nın 40. maddesi hükümlerine göre de kararda yasa yolu, süresi, mercii ve şeklinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
    6100 sayılı HMK"nun 92. maddesi uyarınca süreler gün olarak belirlenmiş ise, tebliğ veya tefhim edildiği gün hesaba katılmaksızın son günün tatil saatinde biter. Aynı yasanın 93. maddesi uyarınca resmî tatil günleri, süreye dâhildir. Ancak sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.
    Somut olayda, davacı tarafa 09.04.2018 tarihinde tebliğ edilen gerekçeli kararda tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu yoluna başvurulabileceği yazılmış ve kararı tebliğ alan davacı taraf 24.04.2018 tarihinde karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
    Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı ışığında Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü göz önüne alındığında, HUMK. m.437 hükmü gereğince Sulh Hukuk Mahkemesi kararına karşı temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren 8 gün ise de, Mahkemenin 16.02.2017 tarihli davanın reddine ilişkin kararında "2 haftalık süre içerisinde istinaf yolu açık" denilmek suretiyle kanun yolu ve süresi konusunda tarafları yanıltacak şekilde hüküm oluşturulduğu, bu haliyle temyiz süresinin davacı taraf yönünden 09.04.2018 günü başlayıp, 23.04.2018 gününde bittiği, temyiz yasa yoluna başvuru süresinin sonu resmi tatil gününe denk geldiğinden ve davacının takip eden ilk iş günü olan 24.04.2018 tarihinde temyiz talebinde bulunulduğu gözetildiğinde, temyiz isteminin yasal süresi içerisinde yapıldığı kuşkusuzdur.
    Bu nedenle, davacının istinaf isteminin süre yönünden reddine ilişkin ek kararının kaldırılarak, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-) Davacının kötü niyet tazminatına yönelik hükme ilişkin temyiz itirazları yönünden;
    İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez.
    Mahkemece hüküm fıkrasında reddedilen asıl alacak bakımından davalı lehine “icra inkar tazminatı”na hükmedildiği görülmektedir. Ancak yukarıda belirtilen yasa hükümleri de incelendiğinde davalının talebi kötüniyet tazminatına ilişkin olup, eldeki davada davalı yönünden kötüniyet tazminatının koşulları oluşmadığından, davalının bu talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    Ne var ki, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün 1. fıkrasında yer alan; “itiraz edilen miktar üzerinden %20 icra inkar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine” ifadesinin çıkartılarak yerine “Koşulları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” ifadesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi