3. Hukuk Dairesi 2018/1936 E. , 2019/7783 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurusunun reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; asıl davada; davalı ile aralarında elektrik abone sözleşmesi bulunduğunu, 2011 ve 2012 yılına ait davalı şirketçe tahakkuk ettirilen faturalarda tüketim bedeli olmayan kayıp-kaçak, PSH, sayaç okuma, iletim ve dağıtım bedeli adı altında haksız ve hukuka aykırı tahsilatlar yapıldığını belirterek; davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 41.006,39 TL kayıp-kaçak bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte birleşen davada ise; 2011 ve 2012 yılları arasında 1.230,19 TL enerji fonu, 100,00 TL belediye tüketim vergisi, 100,00 TL KDV, 100,00 TL TRT payı olmak üzere şimdilik toplam 1.430,19 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; dava sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunla değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20. maddesi hükümleri dikkate alındığında davalı tarafından tahakkuk ve fatura edilen bedellerin tahakkuk tarihindeki kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, davacının fazladan bir ödemesi bulunmadığı gerekçesi ile asıl davanın reddine, davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 727,99 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafça sarf edilen toplam 2.131,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; birleşen dava yönünden de davanın reddine, bakiye 3,70 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 55,40 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına takdir edilen 1.980,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; tarafların istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim sistemlerini kullanma bedeli ve TRT payı bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı ilamıyla; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesi ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verildiği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu"nun bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği” yayımladığı, lisans sahibi şirketlerinde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil ettikleri, ancak anılan madde ile Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisinin verilmediği, özellikle kaçak bedelinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararları ile bu bedelin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “... Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır..." şeklindeki düzenleme ve yukarıda açıklanan Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda, Dairemizce; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketleri tarafından faturalara yansıtılan dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, parekende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin, tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu"nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup, eldeki davada dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu"nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen;
Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda hem yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
O halde; ilk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğu göz önünde bulundurularak davacı tarafın istinaf başvurusunun bu yönden kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine dair karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 16.11.2017 tarih ve Esas: 2017/1709 Karar: 2017/1327 sayılı ilamının "asıl dava yönünden" başlıklı kısmının 1. fıkrası ile "Birleşen Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/79 Esas sayılı dosyası yönünden" başlıklı kısmının 1. fıkrasında yer alan "davacının davasının reddine" ibarelerinin hükümden çıkartılmasına yerlerine “Dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” ibaresinin yazılmasına, hükmün HMK"nun 370/2.maddesi uyarınca davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.