Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2012/1583
Karar No: 2013/672
Karar Tarihi: 08.05.2013

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/1583 Esas 2013/672 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2012/1583 E.  ,  2013/672 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “boşanma, nafaka ve velayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bayburt Asliye(Aile) Hukuk Mahkemesi’nce davasının kabulüne dair verilen 13.01.2011 gün ve 2010/120 E., 2011/15 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2012 gün ve 2011/7908 E., 2012/4724 K. sayılı ilamıyla;
    (...Tarafların Bayburt şehir merkezinde oturdukları, davalının çocuklarıyla birlikte oturduğu sosyal çevrenin diğer mahallelere göre nispeten risk ve suç teşkil eden davranışların yoğunlukla meydana geldiği bir yer olduğu, müşterek çocuklardan 29.09.1994 doğumlu Yasin ile 01.01.1997 doğumlu Ahmet Faik"in riskli sayılabilecek kişilerle arkadaşlık yaptığı, eve gece geç saatlerde gelme gibi davranışlarının olduğu, davalı annenin çocukları disiplin altına almada yetersiz kaldığı, bu hususların sosyal inceleme raporu ile tespit edildiği anlaşılmaktadır. Uzman raporunda tespit edilen bu olgular karşısında, çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişimleri anne yanında tehlikededir. Öyleyse her üç çocuğun da velayetlerinin babaya bırakılması gerekirken, yazılı şekilde velayetin anneye bırakılması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir...)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, boşanma, nafaka ve velayet istemlerine ilişkindir.
    Davacı vekili; müvekkili ile davalının 24.01.1994 tarihinde evlendiklerini, bu evliliklerinden üç müşterek çocuklarının dünyaya geldiğini, müvekkili tarafından davalı kadın aleyhine Bayburt Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nin 2006/805 E, 2007/92 K. sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, ret kararının 25.04.2007 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıldan fazla süre geçmesine rağmen taraflar arasında müşterek hayatın kurulamadığını belirterek tarafların boşanmalarına ve müşterek çocukların velayetlerinin davacı babaya verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; davacı tarafından açılan boşanma davasının reddedildiğini, evlilikte yaşanan huzursuzluklara davacının sebep olduğunu ve kusurun davacıda bulunduğunu belirterek, açılan boşanma davasının reddini, müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verilmesini, her bir çocuk için 200,00 TL, müvekkili için 250,00 TL nafakaya hükmedilmesini talep etmiştir.
    Mahkemenin; tarafların boşanmalarına, davalı anne için 150,00 TL yoksulluk, müşterek çocuklar için ayrı ayrı 100,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine, müşterek çocukların velayetinin davalı anneye verilmesine dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece önceki kararda velayet düzenlemesi yönünden direnilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; velayetle ilgili düzenlemeye ilişkin olup, tarafların müşterek çocuklarının velayetinin anneye mi, yoksa babaya mı verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki, velayet; ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri içerir.
    Ana ve babanın, çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir.
    Bu noktada; çocuğun, eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunan ana ve babanın, sayılan tüm bu unsurlar yönünden çocuğa örnek teşkil etmesi, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimine ilişkin tüm önlemleri almaları gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
    Bunula birlikte, ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır.
    Bu nedenle, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek ele alınmalı ve neticeye varılmalıdır.
    Somut olayda; dosyadaki bilgiler ve sosyal inceleme raporundan, davalı annenin velayet görevini yerine getirmeye çalıştığı, ancak, annenin tüm çabalarına rağmen oturmakta oldukları mahallenin, şehir merkezinin diğer mahallerine göre çocukların yetişmesi ve gelişmesinde riskli olduğu, büyük erkek çocuk Ahmet Faik Ataner’in riskli sayılabilecek kişilerle arkadaşlık yaptığı, internet kafe ve benzeri yerlere gitme, buralarda zaman geçirme, eve geç saatlerde gelme gibi davranışlarının olduğu, babanın, aileden üç yıldır fiili olarak ayrı yaşaması, buna bağlı olarak meydana gelen travma, başı boşluk, aile bağlarının kopması, rol model eksikliği nedeniyle bu olumsuzlukların meydana geldiği anlaşılmaktadır.
    Velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüklerin üstün yararının korunması ve geleceğinin güvence altına alınmasıdır. Bu itibarla, müşterek çocuklar Ahmet Faik Ataner ve Ebrar Ataner’in davalı anne yanında kalmasının çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişmesine engel olacağı yolunda ciddi ve inandırıcı deliller bulunduğundan, yerel mahkemenin velayet hakkının davalı anneye tevcih edilmesi yönündeki direnme kararı yerinde değildir.
    Öte yandan, müşterek çocuklardan Yasin Ataner’in, temyiz inceleme tarihinde ergin olduğu anlaşılmakta olup, ergin kişilerin velayet altına alınması mümkün olmadığından mahkemece bu husus ta göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekmektedir.
    O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da yukarıdaki ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken velayet yönünden önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen ilave gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun’un 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.05.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi