22. Hukuk Dairesi 2016/21374 E. , 2019/19479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Sağlık Bakanlığı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 20/07/2007–30/10/2010 tarihleri arasında ... Sağlık Ocağı’nda çalıştığını, iş akdinin haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, yol ücreti, son 1 aylık üret ve yıllık izin ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... Bakanlığı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davalı ... Bakanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle her ne kadar dava dilekçesinde davalı taraf olarak ...Kaymakamlığı ile İlçe Sağlık Kurumu Başkanlığı gösterilmiş ise de davacının Sağlık Ocağında hizmetli olarak çalıştığı anlaşılmakla anılan kurumlara husumet yöneltilmesi mümkün değil ise de ne var ki adı geçen birimleri temsilen Sağlık Bakanlığı"nın davayı takip ettiği, Sağlık Bakanlığı vekilinin duruşmalara katılarak Bakanlık adına savunmada bulunduğu ve kararı temyiz ettiği anlaşıldığından davanın Sağlık Bakanlığı"na yöneltilmiş olduğunun kabulü ile karar başlığında davalı olarak sadece Sağlık Bakanlığı"nın gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilir bir hata olduğunun anlaşılmasına göre, hükmü temyiz eden davalı ... Bakanlığı"nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”
Somut olayda, davacının dava dilekçesinde 1.500 TL kıdem tazminatı ve 1.000 TL ihbar tazminatı talep etmesi ve davasını da ıslah etmemesi karşısında taleple bağlı kalınarak dava dilekçesindeki miktarlarla sınırlı olarak hüküm kurulması gerekirken Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplandığı gibi 2.470,96 TL kıdem tazminatı ile 1.195,85 TL ihbar tazminatının hüküm altına alınması talep aşımı olup karar bu yönüyle hatalıdır.
3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” başlıklı 194. maddesi uyarınca:
“(1)Taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar.
(2)Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.”
Hükmün gerekçesine göre: “Bu hükümle, somutlaştırma yükünün delillerle ilişkisi ortaya konulmuştur. Dava açılırken ve cevap dilekçesi verilirken taraflar, dayandıkları vakıaların hangi delillerle ispat edileceğini de belirtmek zorundadırlar.
Taraflarca getirilme (hazırlama) ilkesinin uygulandığı davalarda, deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim, delillere kendiliğinden başvuramaz. Ancak iki hali birbirinden ayırt etmek gerekmektedir:
a)Kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda; hâkim, davanın ispatı için gereken bütün delillere kendiliğinden başvurur; taraflar da duruşma bitinceye kadar delil gösterebilirler. Dava ile ilgili olguların hazırlanmasında, tarafların yanında, hakimin de görevli olmasına, kendiliğinden araştırma ilkesi denir. Bu ilke kamu düzenini ilgilendiren çekişmeli davalarda ve çekişmesiz yargı işlerinde önem gösterir.
b)Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda; deliller kural olarak taraflarca gösterilir; hâkim delillere kendiliğinden başvuramaz.
Fakat hâkim, bilirkişi ve keşif delillerine kendiliğinden de başvurabilir. Hâkim isticvaba da kendiliğinden karar verebilir. Bundan başka hâkim, davanın her safhasında, iki tarafın iddiaları sınırı içinde olmak üzere, tarafları dinleyebilir ve gerekli olan delillerin gösterilmesini ve verilmesini emredebilir.
Bu aşamada, hâkimin davayı aydınlatma yükümünün de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Mahkemenin hüküm vermesi için, kendisine yöneltilen talebin formüle edilmesi ve ileri sürülmesi tarafların görevi ise de, bunları anlamlandırmak veya gerektiğinde açıklattırmak hâkimin görevidir. Ancak bu durum, hâkimin tarafların ileri sürmediği vakıaları ileri sürmelerine imkan vermesi veya hatırlatması anlamını taşımaz. Burada mevcut olmayanın talep edilmeyenin ortaya çıkartılması değil, talep edilenin netleştirilmesi, aydınlatılması, belirlenmesi sözkonusudur.
Taraflarca getirilme ilkesi 6100 sayılı Kanun’un 25. maddesinde şu şekilde ifade edilmiştir: “(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz.
(2) Kanunda belirtilen durumlar dışında, hâkim, kendiliğinden delil toplayamaz.”
Bu ilkenin bir sonucu olarak mahkeme, sadece taraflarca ileri sürülen vakıaları inceleyebilir. Buna kural olarak deliller de dahildir. Ancak hâkim, keşfe ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verebilir. Ayrıca hâkim, olayın aydınlatılması için tarafların delil ikamesini isteyebilir, ancak tarafa belli bir delili hatırlatamaz.
Taraflarca getirilme ilkesi, hâkimin soru sorma ve davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde yumuşatılmıştır. 6100 sayılı Kanun’un “Hâkimin davayı aydınlatma görevi” başlıklı 31. maddesine göre, “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.”
Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun, hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir.
Dosya kapsamına göre her ne kadar tanık beyanları doğrultusunda tespit veya kabul edilen bir alacak bulunmamakta ise de davacı dava dilekçesinde tanık deliline dayanmamış, tanık listesi dahi vermemiş olmasına rağmen işçilik alacaklı talepli davalarda geçerli olan taraflarca getirilmesi ilkesine aykırı bir şekilde mahkemece fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve izin alacakları hususunda davacı talebi doğrultusunda davacı tarafa re sen araştırma ilkesi gereğinden bahsedilerek tanıklarını bildirmek üzere süre verilmesi ve sonrasında celsede hazır edilen tanıkların dinlenmesi hatalı olup bozma sebebidir.
4- İhbar tazminatı yönünden davacı dava tarihinden önce davalıyı temerrüde düşürdüğünü ispat edemediğinden, söz konusu alacak için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, hüküm altına alınan miktara fesih tarihinden itibaren faize hükmedilmesi isabetsizdir.
5- Mahkemece davacının sadece kıdem ve ihbar tazminat talebi kabul edilip diğer tüm talepleri ret edilmiş olmasına rağmen ret edilen miktarlar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunana Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre kendisini vekille temsil ettiren davalı Bakanlık lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken bu hususta bir hüküm kurulmaması da ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 21.10.2019 tarihinde karar verildi.