1. Hukuk Dairesi 2018/229 E. , 2018/967 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, 647 parsel sayılı taşınmazın annesi ..."e ait olduğu halde tapulama tespiti sırasında sehven "..." adına tespit ve tescil edildiğini, ancak "..." adlı bir kişinin bulunmadığını ileri sürerek kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespitini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu kayıt düzeltim davalarında mülkiyet aktarımı sonucunu doğuracak şekilde karar verilemeyeceği, tapu iptal ve tescil davası da açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen 09.01.2014 tarihli karar Dairece eksik inceleme ve araştırma ile yetinildiği gerekçesi ile bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yeniden yargılama sonucunda iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden; 657 parsel sayılı taşınmazın (yeni 102 ada 11 parsel) 1315 doğumlu ... kızı ... adına kayıtlı olduğu, edinme sebebinin kadastro, edinme tarihinin 25/11/1974 olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Hal böyle olunca; 16/11/1973 tarihli kadastro tespiti, tutanak bilirkişisi ve tanıkların beyanları, kolluk araştırmaları ve özellikle keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişinin "Tarafıma gösterilen taşınmaz ..."e aittir. ... yaklaşık 15-20 sene önce vefat etti. ..."un eşinin adı ... idi. ... öleli 40 sene oldu. ..., davacı ..."ın öz annesidir. ..."ın bir de üvey annesi vardı. Onun adı ... idi. Ama biz ..."yi hiç tanımadık. ..., ... ile resmi nikahlı idi. Bu yüzden davacının annesi ... ile resmi nikahı yoktu. ... aslında ... bu köye gelmiştir" beyanıyla ... ile ..."ın ayrı kişiler olduğunun anlaşılması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.