3. Hukuk Dairesi 2019/409 E. , 2019/8088 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... Genel Müdürlüğü ile davalı ... aralarındaki itirazın iptali davasına dair Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 07/03/2018 tarihli ve 2016/351 E.-2018/197 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 14/11/2018 tarihli ve 2018/4148 E.-2018/11549 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalının ...-7 numaralı aboneliğinin olduğunu, dönem borçlarını ödememesi nedeniyle toplam 37.041,08 TL üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, Bakırköy 10. İcra Müdürlüğü"nün 2012/4920 esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptalini, davalı tarafın % 20"den aşağı olmamak şartıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilin davaya konu işyerini 14/02/2005 tarihinde ... isimli şahsa sattığını, bu konudaki evrakları alacaklı görünen kuruma sunduğunu, başvuru neticesinde iski tarafından borcun müvekkilin sorumluluğuna olan bölümü yapılandırılmış, bu bedelin müvekkil tarafından ilgili kuruma ödendiğini, davacının şimdi aynı hususta müvekkilin ödemesini yapıp bitirdiği borç için tekrar müvekkile ödeme emri göndererek mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, davacı tarafından gönderilen ödeme emrinde müvekkilin isminin iki kez yer aldığını, her iki borçlu hanesinde de müvekkilin isminin ve TC kimlik numarasının aynı olmasına rağmen adreslerin farklı olduğunu, davacının 2005 yılından beri müvekkil ile hiçbir ilgisinin bulunmadığı bir adrese ödeme emrinde yer vermek adına müvekkili iki kez borçlu olarak gösterdiğini, davacının taleplerinin sebepsiz ve haksız olduğunu ayrıca ödeme emrinin de usulune uygun tanzim edilmediğini, müvekkile tebliğ edilen ödeme emrinde borcun sebebi olarak yalnızca ...-7 rakamlarına yer verildiğini, borcun sebebine ilişkin herhangi bir açıklayıcı ibareye yer verilmediğini, davaya konu yerin 14/02/2005 tarihinde ... isimli şahsa satıldığını bu nedenle davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olması sebebiyle reddine, davacı tarafın % 20 dan aşağı olmamak kaydıyla haksız icra tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, Davacı tarafın davasının KISMEN KABULÜ ile, davanın kısmen kabulü ile itirazın 13.255,28 TL asıl alacak yönünden iptaline,
davacı tarafın fazlaya ilişkin itirazın iptali talebinin reddine, icra takibinin 13.255,28 TL asıl alacak yönünden takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/18119 esas 2016/1811 karar sayılı 15/02/2016 tarihli ilamıyla;
“......Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dava dosyasının önceki bilirkişi dışında su tüketim hesabı ve kaçak su kullanımı konusunda uzman olan mühendislerin de aralarında bulunduğu üç kişilik bilirkişi kuruluna verilmesi, davalının ödemesi gereken bedelin yönetmelikte belirtilen yöntemle hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bu kez, davacı davasını ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2018/4148 esas 201/11549 karar sayılı 14/11/2018 tarihli ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Onama ilamına karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
2- ) Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde; Dairemizin bozma ilamı öncesinde mahkemece davanın kısmen kabulü ile itirazın 13.255,28 TL asıl alacak yönünden iptaline karar verildiği, bu kararın davacı tarafça temyiz edildiği, bozma ilamına mahkemece uyulduktan sonra yeni kararda ise davanın tamamen reddine karar verildiği görülmektedir. İlk kararı sadece davacı tarafın temyiz etmesine ve davalı tarafça ilk hükmün onanması talep edilmesine rağmen, bozma sonrası verilen ikinci kararda davanın reddine dair hüküm kurulması yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyetindedir.
O halde; mahkemece, bozma öncesi hükmedilen ve davalı tarafın temyiz etmemesi nedeniyle kesinleşen miktar yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, kuralı ihlal edilerek temyiz eden davacı aleyhine davanın tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair karar düzeltme isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2018/4148 esas 201/11549 karar sayılı 14/11/2018 tarihli onama kararının kaldırılarak, Bakırköy 8. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2016/351 esas 2018/197 karar sayılı 07/03/2018 tarihli mahkeme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.