10. Hukuk Dairesi 2018/6669 E. , 2019/73 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazasının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtilen gerekçelerle açılan davanın davalı Kurum yönünden reddine, davalı şirket yönünden ise kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, 30.04.2002 tarihinde Suudi Arabistan"da Shoaıba güç santrali projesinde boru tesisatçısı olarak çalışırken meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiştir. Davacının, 01.01.2002 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı, davalı şirket tarafından davacının Suudi Arabistan yasalarına göre kurulan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan ... Ltd. şirketinde çalıştığı sırada olayın meydana geldiğini, bu projede işveren vekili konumunda olduklarını savunduğu, işveren mesuliyeti sigorta poliçesinin her iki şirket adına yapıldığı, Suudi Arabistan ... tarafından da davacıya ödemeler yapıldığı, Kutsal Başkent il sosyal sigortalar müdürlüğü tarafından düzenlenen belge ve eklerinde ise ... Industry Arabia Ltd. şirketinden bahsedildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, ilk kararında davacının davalının organik bağı bulunduğu, şirketin Suudi Arabistan"daki iş yerinde 30.04.2002 tarihinde gerçekleşen ve davacı işçinin yaralandığı olayın iş kazası olarak tespitine karar verilmiş, hükmün davalılardan şirket avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 22.06.2015 tarih, 2014/10240 Esas, 2014/12429 Karar sayılı ilamıyla, ... Başkanlığına yöntemince husumet teşmil edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, bozma sonrası Mahkemece, davalıya ait Suudi Arabistan işyeri nezdinde çalışması sabit olan davacının 30.04.2002 tarihinde meydana gelen kazanın Türkiye ile adı geçen ülke arasında Sosyal Güvenlik Kurumunun yükümlülükler altına sokan herhangi bir Sosyal Güvenlik Sözleşmesi mevcut olmamakla, davalı işveren ile davalı kurum arasında topluluk sigortası sözleşmesinin de yapılmaması ve davacı adına kaza tarihi itibariyle Türkiye" de kuruma bildirilmiş bir hizmetinin bulunmaması sebebiyle, davalı kurum yönünden meydana gelen olayın bir iş kazası olmadığı anlaşıldığından kurum hakkındaki davanın reddine, davalı işveren şirket yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanaklarından biri 506 sayılı Kanun"un 11/A maddesidir. Anılan maddeye göre eldeki davayla ilgili olarak iş kazası;
a-)Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada,
b-)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla,
Hemen veya sonradan sigortalıyı bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için;
A-)Olaya, maruz kalan kişinin 506 sayılı Kanun"un 2. maddesi anlamında sigortalı olması,
B-)Olayın, 506 sayılı Kanun"un 11/A maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. İş kazası olgusu Kurumca kabul edilmezse somut olayda olduğu gibi sigortalının ya da hak sahiplerinin olayın iş kazası olduğunu dava yolu ile tespit ettirmesi gerekmektedir.
Dava konusu ihtilaf, davacının yurt dışında çalıştığı esnada uğradığı kazanın 11. madde kapsamında iş kazası sayılıp sayılamayacağı hususudur.
506 sayılı Kanun"un 7. maddesinde, işveren tarafından geçici görevle yabancı ülkelere gönderilen sigortalıların bu Kanunda yazılı hak ve yükümlerinin bu görevi yaptıkları sürece de devam edeceği belirtildikten sonra 86. maddesinde, Kurumun, 2. ve 3. maddelere göre sigortalı durumunda bulunmayanların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca onanacak genel şartlarla (İş kazalariyle meslek hastalıkları), (Hastalık), (Analık), (Malûllük, yaşlılık ve ölüm) sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için, işverenlerle veya dernek, birlik, sendika ve başka teşekküllerle sözleşmeler yapabileceği, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerin yurt dışındaki iş yerlerinde çalışmak üzere giden Türk işçilerine istekleri durumunda 85. madde hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır.
506 sayılı Kanun"un 7. maddesi kapsamında sigortalı sayılabilmek için, Türkiye Cumhuriyeti ile yabancı ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi düzenlenmemiş olması, Türk işverenin iş merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak koşulu aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin işbu yazılı veya sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması gerekmektedir. Anılan maddede “geçici görev” kavramı bakımından herhangi bir süre sınırlaması öngörülmediğinden, görevin geçici mi yoksa sürekli mi olduğunun belirlenmesinde her somut olayın özelliği, bu yönde hizmet akdinin sigortalıya yüklediği iş görme ediminin niteliği, iş süresini belirlemeye ilişkin iş hayatının olağan akışı ve sosyal güvenlik hukuku ilkeleri gözetilmelidir.
Dosya kaspamına göre, davacı 30.04.2002 tarihinde Suudi Arabistan"da Shoaıba güç santrali projesinde boru tesisatçısı olarak çalışırken meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespitini talep etmiştir. Davacının, 01.01.2002 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı, davalı şirket tarafından davacının Suudi Arabistan yasalarına göre kurulan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan ... Ltd. şirketinde çalıştığı sırada olayın meydana geldiğini, bu projede işveren vekili konumunda olduklarını savunduğu, işveren mesuliyeti sigorta poliçesinin her iki şirket adına yapıldığı, Suudi Arabistan ... tarafından da davacıya ödemeler yapıldığı, Kutsal Başkent il sosyal sigortalar müdürlüğü tarafından düzenlenen belge ve eklerinde ise ... Industry Arabia Ltd. şirketinden bahsedildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, Suudi Arabistan ile Türkiye arasında akdedilmiş sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmaması karşısında, davalı şirketle herhangi bir topluluk sigorta sözleşmesi yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, yapılmamış ise, davacının ancak 506 sayılı Kanun"un 7. maddesi kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderilmişse sigortalı olarak kabulünün mümkün olduğu gözetilerek, davalı şirketin Türkiye’deki işyeri sicil dosyası ve ticaret sicili kayıtları ile davacının sigorta sicil ve işyeri şahsi sicil dosyaları getirtilmeli, davalı şirketin yabancı ülkede üstlendiği iş olup olmadığı, varsa işin niteliği, bahsi geçen dava dışı şirketlerle ilişkisi araştırılmalı, işverenlik sıfatı tereddütsüz belirlenmeli, davacıyla akdedilen sözleşme olup olmadığı ile davacının görevdeki geçiciliğe ilişkin koşullar yukarıda anlatılan çerçevede yöntemince araştırılmalı, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsiz bulunmuştur.
2-Kısa vadeli sigorta kollarına tabi olan sigortalılar, kanunlarda kendilerine tanınan hakları elde edebilmek için hukuki yararları bulunmak şartıyla tespit davası açabilirler. Dava “iş kazası sayılması gerektiğinin tespiti” veya buna bağlı olarak sağlanan “yardımlara hak kazandığının tespiti” istemi şeklinde olacaktır. Sigortalıların sosyal sigorta hakları ile ilgili olarak açtıkları tespit davaları somut bir olaydan doğan hukuki ilişkinin tespiti olduğundan aynı zamanda eda davası niteliğinde olup verilen tespit kararını Kurum uygulamak zorundadır. Mahkemece verilen tespit kararı sonucu Kurum, idari bir işlem ile tespit kararını gerçekleştirmekte ve sosyal sigorta yardımlarını yapmaktadır.
Hukuki yarar, 6100 sayılı HMK madde 114/1-h bendine göre dava şartıdır. Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması gerekir. Dava sonucunda davacı lehine hukuki bir sonuç elde edilmesi gerekir, aksi halde dava açmada hukuki yarar olmaz. Olayın iş kazası sayılması gerektiğinin tespiti davasının yöneldiği amaç, başta sürekli iş göremezlik geliri bağlanması ise de 506 sayılı Kanun"un 12. maddesinde belirtilen tüm yardımların teminine yöneliktir. Ayrıca olayın iş kazası sayılma kararı ile sigortalı veya hak sahiplerinin işverene karşı açacağı hizmet akdine dayalı maddi ve manevi tazminat davasına dayanak olacağından bu yönüyle de hukuki yararı vardır.
Tespit davasının davalısı, sigortalının işvereni ve Sosyal Güvenlik Kurumudur. Dava sonucunda verilecek hükmü icra edecek olan SGK olduğu, işveren de hüküm ile yükümlülük altına gireceğinden davanın ikisine karşı açılması zorunludur. Her iki tarafında da hak alanını ilgilendirdiği ve kendilerini davada savunmaları gerektiğinden aralarında mecburi dava arkadaşlığı vardır.
HMK madde 59’a göre “maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır.” İşçi, işveren ile Kurumun birlikte davalı olması, şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığıdır. Şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığında, gerçeğin tam olarak ortaya çıkarılması ve taraflar arasındaki ihtilaflı hukuki ilişkinin doğru karara bağlanması amacıyla kabul edilmiş olup bu tür dava arkadaşlığı sadece davalı tarafta söz konusu olur. Açılan davada taraflardan birisi eksik gösterilmişse mahkemece re’sen taraf teşkili sağlanmalıdır. Zira, taraflardan birisi davada yer almadığında verilecek karar onun açısından bağlayıcı olmayacaktır. Davada husumet sigortalıyı çalıştıran işverene yöneltilmesi gerekir.
İş kazası tespiti davaları, sosyal güvenlik hakkına dayalı kamu düzenine ilişkin davalar olduğundan hâkim tarafından özel bir duyarlılıkla araştırılması gerekir. Bu nedenle mahkemece taraflarca getirilen deliller yanında sonuca ulaşmak için re’sen araştırma yapılmalıdır.
Mahkemece yargılama sonucunda, olayın iş kazası olduğunun veya olmadığının tespitine karar verilecektir. Bu karar, Kurumca infaz edilmesi gereken karardır. Tespit kararından sonra ayrıca bir eda davası açmaya gerek yoktur. Zira tespit kararı, idare yönünden eda hükmünü de içermektedir.
İş kazasının zorunlu unsurlarından birisinin kısa vadeli sigorta kolları kapsamında iş kazası ve meslek hastalığı kapsamında sigortalı olmaktır. Aksi halde meydana gelen kaza, iş kazası olarak nitelenemez. Sigortalı olma ve dar anlamda kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmanın şartları, 506 ve 5510 sayılı Kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir. Kısa vadeli sigorta kollarına tabi olmayan birisinin maruz kaldığı olay, ... açısından iş kazası sayılmayacağı ancak işveren yönünden iş kazası sayılacağına da karar verilemez. İş kazasının tanımı ve unsurları 506 ve 5510 sayılı Kanunlarda yapılmış olup bu Kanun dışında iş kazası sayılabilen bir hal yoktur. Yurt dışında meydana gelen bir kazanın genel olarak adı iş kazası olsa da anılan Kanuna göre iş kazası sayılamayacağı durumda işveren yönünden de iş kazası sayılması mümkün değildir.
Eldeki davada, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında Mahkemece, Türkiye ile Suudi Arabistan arasında Sosyal Güvenlik Kurumunu yükümlülükler altına sokan herhangi bir Sosyal Güvenlik Sözleşmesi mevcut olmaması, davalı şirket ile davalı kurum arasında topluluk sigortası sözleşmesinin de yapılmaması ve davacı adına kaza tarihi itibariyle Türkiye" de kuruma bildirilmiş bir hizmetinin bulunmaması sebebiyle, davalı kurum yönünden meydana gelen olayın bir iş kazası olmadığı anlaşıldığından kurum hakkındaki açılan davanın reddine, davalı işveren şirket yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar kendi içinde çelişkili ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
Mahkemece, 506 sayılı Kanun"un 11. maddesi kapsamında meydana gelen bir olayın, işveren açısından ayrı, Kurum açısından ayrı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, iş kazası olup olmadığının, anılan madde kapsamında her iki davalı yönünden bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş."ye iadesine, 15.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.