22. Hukuk Dairesi 2016/22003 E. , 2019/19613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar ... Park A.Ş. ve ... Tem. A.Ş. vekilleri ile davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 17.07.2009 yılından iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği 26.11.2013 tarihine kadar ... Park Hastanesinde temizlik işi dahil sağlık personeli gibi diğer işleri de yaparak çalıştırıldığını, haklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Park A.Ş. vekili, husumet itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... Tem. Şirketi vekili zamanaşımı definde bulunarak davacının iş sözleşmesini kendisinin feshettiğini haklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Ecoclean ve...şirketi ise davacının hiçbir nam ve ad altında alacağının bulunmadığın beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan deliller ile bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar ... Park A.Ş. ve ... Tem. A.Ş. vekilleri ile davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre temyiz eden tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, asıl işveren - alt işveren arasındaki ilişkinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrasında asıl işveren - alt işveren ilişkisi; “bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmış; aynı maddenin yedinci fıkrasında “asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.
İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” kuralına yer verilmiştir.
Asıl işveren - alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi halinde “işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme” unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Bundan başka ilişki muvazaaya dayanmamalıdır. Aksi halde alt işveren işçisi başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görecektir.
Somut olayda davacının 17.07.2009 tarihinden 10.02.2010 tarihine kadar ... Park Sağlık Hiz. A.Ş.’nde çalıştığı ve ara vermeksizin 13.02.2010 tarihinden itibaren alt işveren...Tem. Ltd. Şti. işçisi olarak aynı işyerinde çalışmaya devam ettiği gerekçesiyle asıl işveren işçisinin alt işveren işçisi olarak bildirilerek çalıştırılmaya devam ettiği gerekçesiyle hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu yönünde hüküm kurulmuşsa da davacının yaptığı iş yardımcı iş kapsamında olup alt işverene verilebileceğinden sırf bu nedenle hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğunun kabulü isabetsiz olmuştur. Ayrıca davacı tarafça sunulan imza föylerinde alt işveren firmanın adının olduğu ve imza föyünün davacı tarafından imzalanmış olduğu anlaşılmakla başka firmalar nezdinde çalıştırıldığını sgk hizmet cetvelinden işten çıktığında öğrendiğine yönelik beyanının gerçeği yansıtmadığı ortadadır. Bu nedenle taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olmayıp yasaya uygun olduğu ve asıl işverenin alt işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken ... Park Şirketi hakkında hüküm kurulup diğer davalılar hakkında muvazaa nedeniyle davanın husumet yönünden reddi isabetsiz olmuştur.
3-Taraflar arasında davacının asgari geçim indirimi alacağının bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık vardır.
Somut olayda, davacının asgari geçim indirimi alacağının ödenmediği değerlendirilerek söz konusu talep hakkında kabul kararı verilmişse de, dosya içerisinde bulunan imzasız ücret bordrolarının incelenmesinde; bordrolarda asgari geçim indirimi tahakkuklarının bulunduğu ve ödemenin banka kayıtlarıyla uyumlu olduğu anlaşılmıştır. Asgari geçim indirimi alacağının reddine karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesinde; "Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur" düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan tarifenin 12. maddesi ise,"Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." hükmünü içermektedir.
Red sebebi aynı olan her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdiri de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 22.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.