3. Hukuk Dairesi 2019/1812 E. , 2019/8208 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından aboneliğin ... sanayi tarifesi olmasına rağmen sehven ... sanayi tarifesi olarak tahakkuk ettirildiğinden bahisle tarife farkı altında toplam 37.530,93 TL tahakkuk yapıldığını, talebin haksız olduğunu ileri sürerek, davalıya borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; EPDK tarafından tarifelerde yapılan değişiklik ile ... sanayi ve ... sanayi ayrımı yapıldığını, davacının da ... sanayi tarifesinde faturalandırılması gerekirken sehven OG sanayi tarifesinden faturalandırıldığını, EPHMY 23. maddesine göre işlem yapıldığını, sözleşme zamanaşımının 10 yıl olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporuna göre davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 06.03.2014 tarih ve 2013/19110 Esas- 2014/3469 Karar sayılı ilamıyla; “... dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak denetime elverişli şekilde hesaplama yapılmamış, sadece davalı kurumun tahakkukunun doğru olduğu vurgulanmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan tahakkuklar esas alınarak bilirkişi tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece; bozma sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davalı tarafından düzenlenen ... tesisat nolu elektrik aboneliğine ait 30/04/2012 fatura tarihli ve seri
A ... nolu fatura karşılığında davacının davalıya olan borcunun 1.249,99 TL olduğunun tespitine dair verilen kararın süresi içerisinde bu kez davalı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizin 22.08.2018 tarihli ve 2016/13439 E. 2018/1537 K. sayılı ilamıyla ""Somut olaya gelince, dava konusu 31.01.2007 ile 31.03.2012 tarihleri arasındaki kullanıma ilişkin 30.04.2012 tarihinde tahakkuk ettirilen fatura yönünden karara esas alınan bilirkişi raporunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından hazırlanan ve 08.05.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak tutanak tarihinden sonra yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 13. Maddesine göre hesaplamanın yapıldığı, mahkemece de benimsenen bu hatalı bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu tahakkuk bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği dikkate alınarak hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu bu yönü ile yönetmeliğe uygun değildir. Yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm verilemez. Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi dışında konusunda uzman üçlü bilirkişi kuruluna verilerek, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması için rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde bozma sonrası alınan bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının dava konusu 30/04/2012 tarihli ve A ... numaralı faturadan dolayı davalıya 30.159,55 TL tutar yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafça İİK.nun 72. maddesi kapsamında verilmiş ve teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş tedbir kararı bulunduğundan 30.159,55 TL"nin %20"sine tekabül eden 6.031,91 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, yasal koşulları oluşmadığından davacı lehine tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-TMK 26. maddesi hükmüne göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır. Eldeki davada, davalının ne cevap dilekçesinde ne de yargılamanın herhangi bir aşamasında lehine tazminata hükmedilmesi yönünde herhangi bir talebi bulunmadığı, kaldı ki bu yönde talebinin bulunması halinde davanın reddedilen kısmı üzerinde davalı lehine tazminata hükmedilebileceği halde, mahkemece, davanın kabul edilen 30.159,55 TL"lik kısmının % 20" sine tekabül eden 6.031,91 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK"nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "Davacı tarafça İİK.nun 72. maddesi kapsamında verilmiş ve teminatı yatırılmak sureti ile infaz edilmiş tedbir kararı bulunduğundan 30.159,55 TL"nin %20"sine tekabül eden 6.031,91 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine," ifadesinin hükümden çıkarılmak suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, davalı yönünden 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık, davacı yönünden kapalı olmak üzere, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.