3. Hukuk Dairesi 2019/1872 E. , 2019/8262 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacılar vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 22/10/2019 tarihinde davacılar vekili Av. ... geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; maliki oldukları ... Mahallesi 4854 ada 1 parselde bulunan arsa niteliğindeki taşınmazın üzerine kat karşılığı inşaat yapılması için davalılarla, Kahramanmaraş 4. Noterliğinin 01/06/2001 tarih ve 6470 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesini imzaladıklarını, sözleşme uyarınca davalılara düşecek bağımsız bölümlerin tapu devir işlemlerini davalılara ve davaların gösterdiği kişilere yaptıklarını, ancak davalıların inşaatı sözleşmeye uygun şekilde imal edip teslim etmediklerini, halen teslim edilmeyen daireler ve yerine getirilmeyen edimlerin söz konusu olduğunu, Kahramanmaraş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/109 değişik iş sayılı dosyası ile davalıların edimlerini yerine getirmemeleri nedeniyle inşaattaki eksikliklerin giderilmesi için 373.893 TL masraf yapılması gerektiğinin, ayrıca sözleşmenin 5. maddesi uyarınca davalıların 308.000 TL kira tazminatı ödemesi gerektiğinin tespit edildiğini, diğer taraftan sözleşmeye göre davalıların ödemesi gereken 31.894 TL SSK priminin haciz tazyiki altında kendileri tarafından ödenmek zorunda kalındığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 681.893 TL maddi tazminatın SSK primi için ödeme tarihinden, diğer kalemler için sözleşmeye göre doğdukları tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
Davalı ...; davacılar ile Kahramanmaraş 4. Noterliğinin 01/06/2001 tarih ve 6470 nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalandığını, bu sözleşme gereğince inşaatın adının ... Sitesi Yapı Ortaklığı olduğunu, buna göre yapı ortaklığında kendisinin ve diğer davalının organizatör olması nedeniyle taraf sıfatı olmadığını, adi ortaklığın hükmü şahsiyeti olmadığından husumetin dava dışı ortaklara yöneltilmesi gerektiğini, davalıların inşaattan mütevellit tüm mali sorumlulukların yapı ortaklığına ait olduğunu, davacıların da var ise mali bir sorumluluk hisseleri oranında sorumlu olduklarını, davacıların kendi sorumluluklarını gizleyerek dava açmalarının hukuken mümkün olmadığını, davacıların kendilerine ait hisselerin tamamını sattıklarını, bu nedenle davacıların dava açmakta hak sahipliklerinin olmadığını, üyeliklerinin de sona erdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; diğer davalı ile birlikte ... Sitesi Yapı Ortaklığını birlikte yaptığını, 13/04/2009 tarihinde arsa sahibi ... ile aralarında anlaşarak inşaatı diğer davalıya devrettiğini, oysa kendisinin iki bloktan birini bitirip teslim ettiğini, diğer bloğun yarı karkasını bitirdiğini, krizlerden dolayı üyelerden sağlıklı para toplayamadığını, inşaatın geciktiğini, bunu bahane ederek inşaatı elinden aldıklarını, kendisinin inşaatı yürütmek için kredi kartlarını, çeklerini ve şahsi senetlerini kullandığından çok zor duruma düştüğünü, davalı ..."ın şahsi alacağını ve esnafa inşaat için verdiği şahsi çek ve senetlerini ödeyeceğini taahhüt ederek kendisine inşaatla hiçbir ilgisi ve alacağı olmadığına dair imza attırdığını, ancak davalı ..."ın alacağını ödemediği gibi esnafa olan borcunu da ödemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 13/03/2018 tarihli ve 2016/13739 E. 2018/2358 K. sayılı ilamıyla; davanın hem usulden hem esastan reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; arsa sahibi davacıların, organizatör davalılar ile dava dışı ortaklığa üye daire sahiplerinin toplantılarına ve görevlendirmelerine herhangi bir müdahade bulunmayarak inşaat işinin bu şekilde gecikmesinde zımnen muvafakat ettikleri, ayrıca arsa sahibi davacıların inşaatın devamı sırasında hisselerine verilen daireleri yine dava dışı şahıslara satarak ilişkilerini kestikleri, davalıların ise kat karşılığı inşaat sözleşmesinin müteahhidi olmayıp sadece toplanılacak paralarla inşaatın yürütülmesinde görevlendirilen organizatör konumunda oldukları gerekçesiyle, davacının davada sıfatı kalmadığından sıfat yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik imalat bedeli, kira kaybı ve davacılar tarafından ödenen SSK priminin tahsili istemine ilişkindir.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin, davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı, tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir.
Bu açıklamalar ışığında yapılan incelemede; davaya konu 01/06/2001 tarihli ve 6470 yevmiye nolu düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile davalı yüklenicilerin, davacı arsa sahiplerine ait taşınmaz üzerinde bağımsız bölüm karşılığı inşaat yapımını üstlendikleri anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; davacıların, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan haklarını dava etme yetkisinin, davalıların ise aynı sözleşmeden doğan hakka uymakla yükümlü kişiler olduklarının, eş söyleyişle davacılar ile davalıların davada taraf sıfatlarının bulunduğu gözetilerek işin esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacılar yönünden davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi nedeniyle red sebebi ortak olan davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
2- Bozma nedenine göre, davacıların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacılar yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenlerle davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.