3. Hukuk Dairesi 2019/1679 E. , 2019/8302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava konusu iki katlı otoparkın tarafınca ihale ile kiralandığını, 26.01.2011 tarihinde, davalı tarafından kaçak usulsüz elektrik tutanağı tanzim edilerek 146.406.39 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk edildiğini, 146.406.39 TL kaçak elektrik bedelinin taksitlendirilerek ödendiğini, otoparkın kiralandığı tarihten tutanağın düzenlendiği tarihe kadar, davalı tarafça, mevcut elektrik sayacının okunmadığını, sayacın kaldırılmadığını, mühürlenmediğini, normal tarife üzerinden fiyatlandırma yapıldığında 97.000,00 TL ödemesi gerektiğini ileri sürerek; fazla tahsil edilen 50.000,00 TL"nin 21.09.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının kullandığı sayaca ait abonelik sözleşmesinin 29.01.2007 tarihinde feshedildiğini, davacının abone olmadığını bu nedenle sayaç okuma işleminin yapılamadığını, yapılan tahakkuk ve tahsilatın mevzuata uygun olduğunu ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının davalı kuruma kayıtlı olmayan sayaçtan elektrik kullandığı ve yasal düzenlemeler gereğince kaçak elektrik kullanım bedeline ilişkin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 13/a maddesine göre elektrik ücreti tahakkuk ettirilmesi gerektiği ve tahakkukun yasal mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair kararın davacı tarafça temyizi üzerine, Dairemizin 28.04.2015 tarihli, 2014/20247 Esas ve 2015/7268 Karar sayılı ilamıyla "Tutanak tarihindeki yönetmeliğe uygun olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm verilemez. Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle dosyanın
önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği asıl alacak ve işlemiş faizden oluşan bedelin, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan 29.12.2005 günlü 622 sayılı karara göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen son kararında, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 32.515,99 TL maddi tazminatın 21/09/2011 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe-hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir.
Somut olayda mahkemece kısa kararda "32.515,99 TL maddi tazminatın 21.09.2011 tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte davalıdan alınmasına" karar verilmiş iken karar gerekçesinde "32.515,99 TL"nin 21.09.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilmesi gerektiği" belirtilmiştir. Hükmün mahkeme kararının gerekçesine aykırılık teşkil etmesi hatalı olup, bu duruma göre gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması bozmayı gerektirmiştir.
2-)Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK" un 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK" un 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.