3. Hukuk Dairesi 2019/1263 E. , 2019/8404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirket ile hasılat-kira sözleşmesi imzalayarak ... Oteli"nin işletilmesi konusunda anlaştıklarını, sözleşme devam etmekte iken davalı şirketin Kemer 1.Noterliği"nin 10922 yevmiye numaralı 30.09.2005 tarihli ihtarnamesi ile sözleşmenin 11/3.maddesi gereğince performans düşüklüğü sebebiyle sözleşmenin feshedildiğini ve sözleşmede kararlaştırılan 90 gün tahliye süresinin işlemeye başladığını bildirdiğini, kendisinin ise sözleşmenin feshi ile birlikte mevcut olan alacaklarını davalıdan talep ettiğini, davalının sözleşmenin teminatı olarak verilen 600.000,00 Euro değerindeki teminat mektubunu iade ettiğini, 500.000,00 Euro değerindeki teminat mektubunu ise iade etmeyerek alacaklarını da ödemediğini belirterek, bu sözleşmedeki düzenlemeler nedeniyle davacının 2004 yılı devre tatil giderleri bedeli olarak 210.482,00 Euro, 2005 yılı devre tatil giderleri olarak 294.221,00 Euro, açılış öncesi giderler ile ilgili olarak 126.809,00 Euro, avanslar ile ilgili olarak 583.592,90 Euro, mobilya mefruşat bedeli olarak 671.142,93 Euro, gecikme bedeli karşılığı olarak 120.088,00 Euro, 2004 yılı zararının 1/2"si olan 269.865,50 Euro olmak üzere toplam 2.276.201,00 Euro alacağına karşılık her bir kalem için 1.000,00"er Euro olmak üzere 7.000,00 Euro"nun ödeme tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek T. Halk Bankası A.Ş."nin kısa vadeli dolar kredilere uyguladığı temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 500.000,00 Euro bedelli teminatın iadesine karar verilmesini istemiş, 22/09/2010 havale tarihli ıslah dilekçesi ile alacak miktarını 2.293.470,83 Euro ya yükseltmiştir.
Davalı ise; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen karar Yargıtay 6.H.D.nin 26/12/2016 tarih ve 2016/7481-7821 E/K sayılı ilamı ile davacı kiracının “Performans Düşüklüğü” nde davalı kiraya verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hususunda taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; HMK’nun 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, söz konusu karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.
Bir davada davanın taraflarının yapılan hukuki işlemlerden haberdar olmaları, davacının duruşma gününden haberdar olması, usulüne uygun olarak duruşma gününden haberdar olup hazır olabilmesi usulüne uygun tebligat yapılmasına bağlıdır. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür.
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde "Hukuki dinlenilme hakkı" düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK."nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)
Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun amir hükmü gereğidir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 11. ve Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur.
Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (...23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar)
Somut olayda, davacı şirket kendisini vekille temsil ettirdiği halde bozma sonrası yeni duruşma gününün davacı şirkete tebliğ edildiği ve davanın bu şekilde sonuçlandırılarak karar verildiği, ne var ki; davacı vekili tarafından sunulan 10.05.2016 havale tarihli dilekçe ile ‘…yapılacak tüm tebligatların dosyada vekaletnamesi bulunan Av. ...’nin ‘... ... Sok. No:2 .../...’ adresine yapılmasını…’ bildirir beyan bulunduğu da anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda açıklananlar çerçevesinde, davacı vekiline bozma sonrası yeni duruşma gününün, usulünce ve davacı vekilince 10.05.2016 tarihli dilekçe ile bildirilen adrese tebliğ edilmeden karar verilmesi mümkün olmayıp bu hususun mahkemece re"sen gözetilmesi zorunludur. Bu itibarla, davacının savunma hakkını kısıtlar biçimde, davacının yokluğunda aleyhlerine yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.