3. Hukuk Dairesi 2019/5119 E. , 2019/8541 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davalının Vakıflar Genel Müdürlüğünün kadrolu avukatı olduğunu, davacı kurum lehine sonuçlanan dava ve icra takiplerinden dolayı karşı taraftan tahsil edilerek emanet hesaplarına yatırılan vekalet ücretlerinden, davalıya yasaların belirlediği limitlerin üstünde yersiz ödeme yapıldığını ileri sürerek fazla ödendiği tespit edilen 18.037,73 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle, kabul edilmezse esastan reddini istemiştir.
Mahkemece BK.md.66 gereğince bir yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 27.02.2012 günlü 2011/22198-2012/4752 sayılı kararı ile özetle; "...dava açmak üzere emir vermeye yetkili Genel Müdürlüğün durumu 16/01/2009 tarihinde öğrendiği ve zamanaşımının bu tarihte başladığı ileri sürüldüğüne göre, bu husus araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, itibar edilmeyen gerekçeler ile zamanaşımının 2003 yılında başladığının kabulü doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının dava tarihi öncesinde davalı yana gönderdiği ihtarla davalının 01.04.2009 tarihinde temürrüde düştüğü ve bu tarihten itibaren yasal faiz talep etmesi gerektiği, yargılama devam ederken davalı hak edişlerinden, davacı kurum tarafından kesilen ve bilirkişice belirlenen 05.12.2010 tarihli 6.003,94 TL, 24.03.2011 tarihli 6.508,84 TL, 02.01.2012 tarihli 2.519,96 TL"lik toplam 15.032,74 TL ödeme olduğu ve bu ödemelerin icra müdürlüğünce ödeme tarihleri itibariyle infazda dikkate alınacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 15.032,74 TL"nin temerrüt tarihi 01.04.2009 tarihinden itibaren işbu miktara değişken oranda yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş,
kararın taraflarca temyizi üzerine söz konusu karar Dairemizin 21.05.2018 tarih ve 2016/19219 E. 2018/5529 K. sayılı ilamıyla; "Somut olayda, yargılama sırasında davacının, alacağın 6003,94 TL’sinin 5.2.2010 tarihinde, 6508,84 TL’sinin 24.03.2011 tarihinde ve 4003,91 TL’sinin 02.01.2012 tarihinde davalının sonraki tarihli hakedişlerinden mahsup edildiğini ve bu miktarlar düşüldükten sonra kalan 3004,99 TL üzerinden davanın kabul edilmesini talep ettiği, davalıya 15 günlük mehil içeren ihtarnamenin 16.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.
Davaya konu edilen alacak 15.032,74 TL limit aşımı avukatlık ücreti ve 3.004,99 TL vergiden ibaret olup, yargılama aşamasında 15.032,74 TL"nin davalının sonradan doğa vekalet ücretlerinden mahsup edildiği, buna göre bu alacak kalemi yönünden davanın konusuz kaldığı, oysa mahkemece davalının sonraki tarihli hakedişlerinden hesaplanan alacağından mahsup işlemi yapıldığı gözetilmeden anılı alacağın icra müdürlüğü tarafından infaz aşamasında dikkate alınması gerektiği belirtilerek hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, yargılama sırasında tahsil edilmiş olan alacak kalemleri yönünden, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, buna bağlı olarak konusuz kalan alacak kalemine ihtarnamede yer alan 15 günlük mehlin bittiği temerrüt tarihinden mahsup tarihlerine kadar işlemiş yasal faizin, hüküm yerinde açık, anlaşılır ve infaza elverişli şekilde gösterilerek davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde mahkemece; dava konusu alacağın dava devam ederken 15.032,74 TL"sinin mahsuplaşma süresi ile ödendiği ve bu miktar yönünden davanın konusuz hale geldiği anlaşılmakla, 15.032,74 TL yönünden konusuz hale gelen davanın esası hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, fazlaya ilişkin 3.004,99 TL" lik vergiden ibaret alacak yönünden davalının sorumluluğu bulunmadığı, davacı kurumun işbu alacağı ilgili kurumdan herzaman talep edebileceği dikkate alınarak istemin reddine, dava devam ederken yapılan ödeme ve mahsup tarihleri dikkate alınarak; 6.003,94TL yönünden 05/02/2010 tarihinde mahsubun yapıldığı dikkate alınarak, işbu miktara 01/04/2009 tarihinden , 05/02/2010 tarihine kadar, 6.508,84TL yönünden 24/03/2011 tarihinde mahsubun yapıldığı dikkate alınarak, işbu miktara 01/04/2009 tarihinden, 24/03/2011 tarihine kadar, 4.003,91 TL yönünden 02/01/2012 tarihinde mahsubun yapıldığı dikkate alınarak, işbu miktara 01/04/2009 tarihinden, 02/01/2012 tarihine kadar işleyecek yasal faizin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, dava devam ederken davalının ödeme yaptığı, bu durumda davayı kabul anlamına geldiği benimsenmiş olmakla, Harçlar Kanununun 22. maddesi uyarınca 684,59 TL karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 243,60 TL"nin mahsubu ile bakiye 440,99 TL"nin davalıdan tahsiline, hazineye irad kaydına karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerine takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
3-492 sayılı Harçlar Kanunu"na bağlı (I) sayılı tarifenin yargı harçları başlığını taşıyan bölümünün karar ve ilam harcı başlıklı III. kısmının 1. fıkrasında, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden tarifede gösterilen oranda nispi karar ve ilam harcı; 2-a fıkrasında ise, 1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlar ve davanın reddi kararlarında maktu karar ve ilam harcı alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda; konusu belli bir değerle ilgili bulunan davada esas hakkında karar verilmesi halinde nispi harç alınacağı, usule ilişkin nihai kararlarla, davanın konusuz kalması halinde verilecek kararlarda maktu harç alınacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda; davalıdan olan alacağını davalının dava tarihinden sonra doğan alacaklarından mahsup eden davacı dava tarihi itibariyle davasında haklı olup, dava konusu alacak da her ne kadar dava açılırken nisbi harca tabi ise de, dava konusu miktarın yargılamanın devamı sırasında davalının sonraki tarihli hakedişlerinden mahsup edilmiş olması nedeniyle dava konusuz kaldığından, davalı aleyhine maktu karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerekmekte olup, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi doğru gönülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/ 7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 3. fıkrasındaki "Dava devam ederken davalının ödeme yaptığı, bu durumda davayı kabul anlamına geldiği Mahkememizce benimsenmiş olmakla, Harçlar Kanununun 22. maddesi uyarınca 684,59.TL karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 243,60.TL"nin mahsubu ile bakiye 440,99.TL"nin davalıdan tahsiline, hazineye irad kaydına", ifadesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine "Karar tarihi itibariyle alınması gereken 35.90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına" ifadesinin yazılması suretiyle değiştirilerek hükmün düzeltilmesine ve hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.