3. Hukuk Dairesi 2018/5340 E. , 2019/8641 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, birleşen davada açılan karşı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile aralarındaki 01.08.2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 16.maddesine göre, kiralananın kullanımı ile ilgili elektrik, su, ortak gider vb. borçların kiracıya ait olduğunu, asıl dava yönünden; davalıdan kira başlangıç tarihinden 30.09.2009 tarihine kadar 6.343,68 TL elektrik ve su tüketim bedeli, aynı döneme ilişkin 5.782 TL ortak gider bedeli, yenilenen dönemde %5 artışla kira parasını ödememesi nedeniyle 223 Euro+KDV kira farkı alacağı ile Eylül/2009 ayına ilişkin 451,40 Euro kira alacağının olduğunu, söz konusu alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline ve %40 oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Birleşen dava yönünden ise; davalının 2010/Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları kira parası ile yıllık %5 kira artış şartı uyarınca 2009/Ekim ayı dahil 2010/Temmuz’a kadar olan dönemde 10 aylık kira farkı alacağı ve yine aynı döneme ilişkin ortak gider alacağı ile 2009/10, 11, 12 - 2010/1,2. aylara ilişkin elektrik borcu, 2009/10 ve 11.aylara ilişkin su borcunun ödenmediğini, ödenmeyen kira ve sair borçlar nedeniyle sözleşmenin 8.maddesinde; alacağın %10’u tutarında cezai şart belirlendiği, bütün bu alacak kalemlerinin (28.683 TL) tahsiline yönelik davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının borca itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptaline ve %40 oranında icra
inkar tazminatının tahsiline karar
verilmesini istemiştir.
Davalılar; mecurun bulunduğu sitenin elektrik ve su tüketiminin ortak olduğunu, tüketilen elektrik, su ve ortak giderlere ilişkin olarak davacının bu güne kadar hiçbir talepte bulunmadığını, kiralananda sonradan ortaya çıkan ayıp ve eksiklikler nedeniyle takip eden yıllarda %5 artış koşulunun karşılıklı mutabakat ile uygulanmadığını, zaten davacı da 2009 ve 2010 yıllarında kira bedellerini artışsız talep edilip buna ilişkin davacının düzenlediği faturaların dosyaya sunulduğunu belirterek; davanın reddine ve %40 oranında kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; asıl davanın reddine; birleşen davada ise, davanın kısmen kabulüne; icra takibinin davalının depozito alacağı mahsup edilmek suretiyle 4.306,56 TL alacak için takip tarihinden itibaren değişen oranda avans faiz yürütülmek suretiyle takip tarihindeki koşullar dairesinde devamına, davalı ... yönünden davanın reddine; davalı tarafından birleşen davaya karşı açmış olduğu karşı dava sabit görülmediğinden reddine karar verilmiş; hükmün, taraflarca süresinde temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 06.05.2014 tarihli ve 2014/3509 Esas, 2014/5770 Karar sayılı ilamıyla; "asıl dava yönünden; elektrik, su ve aidat bedellerinin davacı tarafından ödenmesinden sonra bunlara ilişkin olarak rücuen alacak davası açma hakkı bulunması nedeniyle davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde olmadığı, sözleşmede belirlenen artış şartı uygulanmak suretiyle yeni dönem kirasının belirlenerek hüküm altına alınmasının gerektiği, icra takibine konu Eylül/2009 ayı bakiye kira alacağının davalı tarafından ödenip ödenmediği, ödenmiş ise ne miktar üzerinden ödendiğinin mahkemece araştırılarak ve buna ilişkin davalıdan ödeme belgeleri istenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği, birleşen dava yönünden; aynı şekilde elektrik, su ve aidat bedellerinin davacı tarafından ödenmesinden sonra bunlara ilişkin olarak rücuen alacak davası açma hakkı bulunduğu ve davalının sıfatına göre sözleşmedeki muacceliyet koşulunun dava tarihi itibariyle geçerli olduğunun anlaşılmasına göre davacı ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde olmadığı, davacının artış koşulundan kaynaklana kira farkı istemi hakkında karar verilmesi gerektiği, davacının faiz istemi hakkında Türk Borçlar Kanunu"nun 76., 88., 120. ve 138. maddesi çerçevesinde bir değerlendirme yapılıp karar verilmesi gerekirken aylık %7 akdi faiz oranı üzerinden hesaplama yapılarak karar verildiği ve davacının sözleşmenin 8.maddesi uyarınca talep ettiği alacağa ilişkin olarak harcanan çabanın karşılığı olarak ödenmesi kararlaştırılan tutar olup bu niteliği itibariyle cezai şart olarak kabulü mümkün olmadığı gibi bu tutarın takibe konu ve mahkemece hüküm altında alınan 3 aylık kira alacağı üzerinden hesaplanması yerine, 2010 yılı Mayıs, Haziran, Temmuz ayları ile birlikte 10 aylık kira farkının toplamı üzerinden hesaplanması da usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle" bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak asıl dava yönünden; Davalı ... adına açılan davanın reddine, davalı ... ... & ... ."ya karşı açılan davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2009/33451 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 714,54 Euro (1.579,84 TL ) üzerinden aynı koşullar ile devamına, Birleşen İstanbul 42. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/121 Esas sayılı dosyası yönünden; Davalının İstanbul Şişli 4. İcra Müdürlüğünün 2010/16105 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin 19.503,66 TL asıl alacak, 25,94 TL faiz üzerinden aynı koşullar ile takibin devamına, davalının birleşen davaya karşı açtığı davanın kabulü ile 6.690 Euro (13.048,84TL) "nun davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.Hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
04.02.1959 tarihli, 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı, ne mahkeme, ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde; Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin bozma ilamı öncesinde, mahkemece, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davalının depozito alacağı mahsup edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, birleşen davaya karşı açılan karşı davada ise davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Söz konusu bozma ilamı ile, asıl ve birleşen davaya ilişkin olarak davacının tahsilini talep ettiği kiralanana ait elektrik, su ve ortak giderlere ilişkin davanın reddine dair karar, birleşen davada, davalı ... yönünden davanın reddine dair karar ve birleşen davaya karşı açılan karşı davanın reddine dair kararlar bozma ilamı dışında bırakılmıştır. Böylece, asıl davada kiralanana ait elektrik, su ve ortak giderlere ilişkin davalılar lehine, birleşen davada davalı ... lehine ve birleşen davaya karşı açılan karşı davada davacı ... Endüstri San ve Tic. Ltd. Şti lehine usulü kazanılmış hak gerçekleşmiştir.
Mahkemece, ilk hükümde birleşen dava yönünden davalının depozito alacağı mahsup edilmek suretiyle karar verilmiştir. Bozmadan sonraki hükümde de davalının depozito alacağı birleşen davada mahsup edilmek suretiyle ya da birleşen davada ayrı bir hüküm olarak karar verilmesi gerekirken, davacı ... Endüstri San ve Tic. Ltd. Şti lehine usulü kazanılmış hakkına aykırı olarak birleşen davaya karşı açılan davanın kabulü ile 6.690 Euro (13.048,84 TL) nun davacıdan tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde; mahkemece, bozma öncesi hükmedilen ve bozma ilamı dışında bırakılıp kesinleşen hükümler yönünden davacı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davacı aleyhine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı tarafın sair temyiz isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.