20. Hukuk Dairesi 2016/12933 E. , 2017/378 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 24/01/2017 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davacılar... ve arkadaşları vekili Av..... ve davacılardan ... ile davalı Hazine vekili Av.... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, 25/09/2014 günü harçlandırdığı dava dilekçesi ile davacılara ait ..., ... 508 parsel sayılı taşınmazın, Hazine tarafından açılan dava sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/270 - 1977/870 sayılı kararı ile tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiğini, daha sonra taşınmazın zeytinlik niteliğiyle 28/07/2000 tarihinde Hazine adına tescil edildiğini belirterek, 6292 sayılı Kanunun 7/4. maddesine göre hesaplanacak rayiç bedel üzerinden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000.000.-TL"nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 15/11/1978 ve Hazine adına tekrar tescil edildiği 28/07/2000 tarihi itibarıyla zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 6292 sayılı Kanunun 7/4. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın TMK"nın 1007. maddesine göre tazminat davası olduğu kabul edilerek, 10 yıllık zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın 1960 yılında yapılan kadastro sırasında belgesizden, 508 parsel numarası ile 27.500 m² yüzölçümüyle zeytinlik ve tarla niteliğiyle gerçek kişi adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra Hazine tarafından, davacıların miras bırakanı olan tespit malikleri aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının sonucunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1975/270 - 1977/870 sayılı kararıyla, taşınmazın tapu kaydının iptaline ve tescil harici bırakılmasına karar verildiği ve bu kararın 15/11/1978 tarihinde kesinleştiği, daha sonra 28/07/2000 tarihinde 28061 m² yüzölçümüyle ve yine zeytinlik ve tarla niteliğiyle, Hazine adına 102 ada 14 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğu, tapu kaydının iktisap sebebinde "Kayıt dışı kalmış yerlerin tescili" ibaresinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada çekişmeli taşınmazın orman kadastro ve 2/B uygulamaları ile ilişkisini gösteren bir tahdit krokisi bulunmamakla birlikte, davacılar dosyanın tüm aşamalarında 19/04/2012 gün ve 6292 sayılı "Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanuna dayanmışlar, bu Kanunun 7. maddesine göre idareye süresi içinde iade talebinde bulunduklarını, taleplerinin 11/08/2014 tarihinde gerekçesiz olarak reddedildiğini bildirmişlerdir.
Dava dilekçesinde ileri sürülen hususların hukuki nitelendirilmesi mahkemeye aittir. Mahkemece davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek, TMK"nın 1007. maddesinde düzenlenen tapu sicilinin tutulmasından doğan zararların karşılanması amacını güden Devletin tazmini sorumluğundan kaynaklandığı ve davada zamanaşımının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle, mahkemece 6292 sayılı Kanuna göre inceleme yapılmak üzere davanın esasına girilmesi ve buna göre deliller toplanarak, Kanunun 7. maddede düzenlenen koşulların bulunup bulunmadığı tartışılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1480,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacılara verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 24/01/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.