3. Hukuk Dairesi 2019/3952 E. , 2019/8668 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ile 2004 yılında boşandıklarını, 2002 doğumlu ortak çocukları için aylık 150 TL.nafaka taktir edildiğini, açtığı dava ile birlikte aylık 250 TL.ye çıkartıldığını, bu nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu ileri sürerek, iştirak nafakasının 1.000 TL"ye yükseltilmesini talep etmiştir.
Davalı; yeniden evlendiğini, eşinin Alman vatandaşı olması nedeniyle Almanya"da yaşadığını; iş bulmakta zorlandığını, 60.000 Euro borçlanarak iş kurduğunu; 1000 TL.nafakayı ödeyemeyeceğini, işyerini aylık 1000 ile 2000 Euro arasında zararla kapattığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, aylık 250 TL.nafakanın dava tarihinden itibaren aylık 750 TL.ye çıkartılarak davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015 / 3596 Esas - 2015/5974 Karar sayılı ve 09/04/2015 tarihli kararı ile; " ... Somut olayda, davalının sosyal ekonomik durumu araştırılmamıştır. Bu durumda, mahkemece; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalının ekonomik ve sosyal durumu gerekirse davalı tarafın yurtdışında ikamet ettmesi halinde adresine göre bağlı bulunulan yurtdışı temsilcilikler (konsolosluk) aracıda kılınılarak tam ve sağlıklı olarak araştırılarak saptanmalı ve müşterek çocuğun ihtiyaçları, yaşı, eğitimi için gerekli olan ve davalının geliri ile orantılı olacak şekilde, TMK.nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir... " gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyulmuştur.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü ile, dava tarihi ile velayetin değiştirildiği İstanbul 6. Aile mahkemesinin 2013/835 esas 2014/481 Karar sayılı dosyasının kesinleşeceği tarih olan 14/07/2014 tarihine kadar olmak üzere 250 TL iştirak nafakasının 250 TL arttırılarak dava tarihinden itibaren aylık 500 TL iştirak nafakasının 14/07/2014 tarihine kadar davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir .
1-)Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinin (2.) fıkrasında; hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği, aynı Kanunun 298. maddesinin (2.) fıkrasında da gerekçeli kararın, tefhim edilen hükme aykırı olamayacağı hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, davacı annenin eldeki iştirak nafakasının artırılması davasını 15/11/2012 tarihinde açtığı, davalı babanın açtığı velayetin değiştirilmesi davasında velayetin babaya bırakıldığı, anılan bu kararın 14/07/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece oluşturulan kısa kararda, davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihi ile velayetin değiştirildiği İstanbul 6. Aile mahkemesinin 2013/835 esas 2014/481 Karar sayılı dosyasının kesinleşeceği tarih olan 14/07/2014 tarihine kadar olmak üzere 250 TL.lik iştirak nafakasının 250 TL arttırılarak dava tarihinden itibaren aylık 500 TL iştirak nafakasının 14/01/2014 tarihine kadar davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, iştirak nafakasının 14/01/2014 tarihine mi yoksa 14/07/2014 tarihine kadar mı ödeneceği konusunda çelişki oluşturulmuştur .
Mahkemece oluşturulan gerekçeli kararda ise, dava tarihi olarak 15/11/2012 tarihi değil 07/10/2015 tarihi yazılmıştır, bu durum da hükmün icrası sırasında tereddüt yaşanmasına neden olacaktır.
Mahkemece, çelişki ve tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş , bozmayı gerektirmiştir .
2-) Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/11/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Davada, müşterek çocuk lehine hükmedilen 250 TL nafakanın çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı ileri sürülerek 1.000 TL"na yükseltilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihi ile velayetin değiştirildiği İstanbul 6.Aile Mahkemesinin 2013/835 E.-2014/481 K. sayılı dosyasının kesinleştiği tarih olan 14/07/2014 tarihine kadar olmak üzere 250 TL iştirak nafakasının 250 TL daha artırılarak dava tarihinden itibaren aylık 500 TL iştirak nafakasının 14/07/2014 tarihine kadar davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine hükmedilmiştir.
Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine değiştirebilir. (HMK m.304/1hükmü), 1086 Sayılı Kanunu"nun 455.maddesinin "iki tarafın isim ve sıfat ve neticei iddialarına mütaallık hatalar ve esas hükümdeki hesap hataları kendilerinin istimaından sonra mahkeme tarafından tashih olunur" şeklindeki birinci cümlesindeki düzenlemeye karşılık gelmekte olup, bu düzenlemeyle, karardaki açık hataların mahkemece res"en veya taraflardan birinin talebi üzerine tashih edilebileceği esası getirilmiştir. Aynı yasanın 183.maddesine göre de iki tarafın veya hükmün açık yazı ve hesap hataları Mahkemece doğrudan doğruya her zaman gerçek şekline dönüştürülebilir.
Somut olayda; Mahkemece, dava tarihi 15/11/2012 olmasına rağmen karar başlığında 07/10/2015 olarak yazılması ve ayrıca velayetin değiştirildiği davanın kesinleşme tarihi olan 14/07/2014 tarihine kadar nafakaya hükmedildiği hususu, kısa kararın 3.satırında hükmün gerekçesinde ve hüküm fıkrasının 3.ve 4.satırlarında ayrı ayrı, doğru şekilde ve "kesinleştiği tarih" de denilerek 14/07/2014 "olarak yazıldığı halde, kısa kararın 4.satırında 14/01/2014" olarak gösterilmesinin apaçık bir yazım yanlışlığından kaynakladığı HMK"nun 304/1 maddesi gereğince açıklanan hususlar yerel mahkeme tarafından her zaman düzeltilebileceğinden, (Yargıtay HGK"nun 27/06/2019 tarih, 2017/13-608 E.-2019/810 K.sayılı ilamı ile Dairemizin 29/04/2019 tarih 2019/2378 E.-2019/3836 K., 25/02/2019 tarih 2017/15995 E.-2019/1512 K. ve 20/02/2019 tarih, 2017/12997 E.-2019/1345 K.sayılı ilamları) yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün onanması gerektiği görüşündeyim. 04/11/2019