23. Hukuk Dairesi 2015/974 E. , 2016/360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif yönetim kurulunun 07.09.1999 tarihli kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını, ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1999/276 E., 2001/74 K. sayılı kararı ile çıkarma kararının iptaline karar verildiğini, anılan kararın kesinleştiğini, çıkarma kararından sonra müvekkilinin yolcu taşımasına izin verilmediğini, girişimlerinin olumsuz sonuçlandığını ileri sürerek, müvekkilinin 07.09.1999 - 10.07.2006 tarihleri arasında çalıştırılmaması nedeniyle oluşan zararına karşılık, şimdilik 10.000,00 TL"nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.10.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle tazminat istemini 27.552,82 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, motorlu taşıtlarla yolcu taşımaya ilişkin usul ve esasların belirlenme yetkisinin ihraç kararından sonraki yasal düzenlemelerle Belediye Başkanlığı ve ... Bakanlığı"na verildiğini, yolcu taşınması için gerekli izinler alınmadan ihraç kararının iptal edilmesinin yalnız başına davacının çalıştırılması için yeterli olmadığını, zarar ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 16.640,80 TL"nin 10.000,00 TL"sinin dava tarihinden, bakiye kalan kısmın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 29.12.2011 tarih ve 2809 E., 2974 K. sayılı ilamı ile, diğer temyiz itirazlarının reddiyle, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişinin taşıma konusunda uzman olmadığı gibi, raporunun da karar vermeye yeterli olmadığı, ihraç kararının iptaline ilişkin kararın kesinleşme tarihi olan 19.03.2002 tarihi ile ihtar tarihi olan 12.05.2005 tarihleri arasında aracının çalıştırılması konusunda davalıdan herhangi bir istemde bulunmamış olması üzerinde durulmadığı, davalı kooperatifin ortağı olan davacının aracının kooperatifçe çalıştırılmaması durumunda, başka bir işte de çalışmayarak gelir elde etmemesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, mahkemece, konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile davalı kooperatifin kayıtları üzerinde de inceleme yapılarak, davacı ile aynı hatta çalışan bir ortağın ortalama kazancının belirlenmesi, belirlenen miktardan masraf ve amortisman giderlerinin düşülmesi, davacının bu süre içinde başka bir işte çalışarak elde etmesi muhtemel gelirlerin göz önüne alınması, 19.03.2002-12.05.2005 tarihleri arasında çalışma konusunda istemde bulunmadığı hususunun da değerlendirilmesi, yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda gelirin somut verilerle belirlenememesi halinde Borçlar Kanunu"nun 42. vd. maddelerinden yararlanılarak davacının gerçek zararının belirlenmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve dosya kapsamına göre; davacının davalı kooperatifte üye iken yönetim kurulu kararı ile üyelikten ihracına karar verildiği, ihraç kararının iptal edildiği, davacının 12.05.2005 tarihinde davalıya müracaat ederek çalışma isteminde bulunduğu ancak bu istemin yerine getirilmediği, davacının üyelik haklarından faydalanmadığı, bozmadan önce ve sonra alınan bilirkişi raporları arasında farklılık bulunduğu, davacının gerçek ve net zararının tespitinin mümkün olmadığı, zira davacının başka bir işte çalıştığı ve geçimini sağladığının, emekli olsa bile gelir getirici bir iş ile uğraşacağının, kendisi şoförlük yapmasa bir şoför çalıştıracağının sabit olduğu, bu durumda son bilirkişi raporunda net zarar 6.917,00 TL olarak hesaplanmışsa da daha önceki raporda bu miktarın 13.072,44 TL olarak hesaplandığı, bozma ilamından önce ise bu miktarın 19.818,05 TL ve bir başka raporda 33.281,61 TL olarak hesaplandığı, tüm bu hususların birlikte dikkate alınması halinde, ortalama ve yuvarlak bir sayı ile davacının 10.000,00 TL maddi zararının kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL"nin dava tarihi olan 29.12.2006 tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçeli karar başlığında, davalı kooperatifin "..." olan unvanın, ticaret sicili kaydına uygun olarak yazılmamış olması, HMK"nın 297/1-b maddesi hükmüne aykırı olmuş, 29.12.2006 olan dava tarihinin, 25.05.2013 olarak yazılmış olması hatalı olmuş ise de, HMK"nın 304. maddesi uyarınca tarafların başvurusu üzerine veya re"sen düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.