11. Hukuk Dairesi 2019/921 E. , 2019/7694 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/06/2015 tarih ve 2014/471-2015/230 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin “PAK” esas ibareli 1, 5, 29, 30 ve 35.sınıf ürün ve hizmetleri içeren bir çok tanınmış markaların sahibi olduğunu, “PAK” ibaresi üzerinde önceye dayalı hak sahibi olduğunu, davalı şirketin kötüniyetli olarak 2013/23120 sayılı "PAKTO+Şekil" ibareli, 29 ve 30.sınıftaki ürünleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, anılan başvuruya müvekkilince kötüniyet, önceye dayalı hak sahipliği, iltibas ve tanınmışlık vakıasına dayanarak itirazda bulunulduğunu, itirazın nihai olarak YİDK tarafından 2014/M-12592 sayılı kararla reddedildiğini, başvurunun tescilinin müvekkilinin “PAK” esas ve ayırt edici unsurlu markaları ile iltibasa sebebiyet vereceği gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayıp itibar ve ayırt edici karakterini de zedeleyeceğini, markaların benzer olup karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu,seri marka algısı oluşturabileceğini ileri sürerek YİDK’nın 2014/M-12592 sayılı kararının iptaliyle başvuru markasının tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili; kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, tanınmışlığın sonuca etkili olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili; markaların benzer olmayıp karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, davalının markalarının kullandığı malların müvekkiline ait markadaki mallarda farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; başvuru kapsamındaki 29 ve 30. sınıf ürünlerin davacı markalarının kapsamlarında yer aldığı, markalar arasında karıştırılma ihtimalini içeren düzeyde benzerliğin bulunmadığı, farklılıkların algılanabileceği, aralarında bağlantı bulunduğuna ilişkin algı yaratmayacağı, tanınmışlığın sonuca etkili olmadığı, davalı markasının ayırt edici niteliğinin yüksek olduğu, bu nedenle ayırt edici niteliğe zarar verme ve haksız yararlanma ihitmalinin bulunmadığı, kötü niyetin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma iddiasına dayalı olarak marka başvurusuna yapılan itirazın reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
Davacının itiraza mesnet markaları “PAK”, davalının başvuru markası “PAKTO+şekil” unsurundan oluşmaktadır. “Pak” ibaresi, Türçe’de temiz anlamına gelmekle birlikte, davalı başvuru markasında bu ibarenin arkasına getirilen “to” eki ile marka yeni bir anlama kavuşmamaktadır.
Tescil kapsamlarındaki 29 ve 30.sınıf malların tüketicileri halkın geneli olup, dikkat düzeyi yüksek bilinçli kitleye hitap ettiği düşünülemez. Aynı rafta yan yana duran “PAK” ve “PAKTO” markalı malları yan yana gördüğünde, her iki markayı taşıyan malları üreten firmalar arasında bir ilişki bulunduğunu düşünme ihtimali yüksektir. Davalının marka başvurusu ekine “to” ibaresi eklemesi markaya yeni bir anlam kazandırmadığı gibi, ayırt ediciliği sağlayacak bir özelliği de bulunmamaktadır.
Markalar arasında KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana geleceğinin kabulü ve bu nedenle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekirken, kararın onanmasını doğru bulmadığımdan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
...