Esas No: 2022/2135
Karar No: 2022/13393
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2022/2135 Esas 2022/13393 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
5. Hukuk Dairesi'nin kararı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine göre açılan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerektiğini belirtmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir. 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasını mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılması gerekmektedir. Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereği dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 20 yıldan fazla süre geçtiği durumlarda TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat talep edilemeyeceği belirtilmiştir. Mahkeme, davacıların açtığı davanın zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığı ve kadastro sırasında revizyon görmediği için davanın reddedilmesi yönünde karar vermiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacılar vekilince istenilmiş ise de, duruşma talebinin reddi ile dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesine göre açılan tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesince HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
TMK'nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında, mülkiyet kaybının kesinleştiği tarihten itibaren TBK'nın 125. maddesine (eski 146.madde) göre 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde dava açılması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru nolu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan... kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; Hukuk Genel Kurulu kararı ile TMK'nın 1007. maddesi ile düzenlenen tazminat için hukuk yolu etkili hale gelmiştir. Hukuk Genel Kurulu karar tarihi olan 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolanlar açısından dava açılmasını mümkün kılacak makul süre içinde TMK'nın 1007. maddesine dayanarak dava açılmalıdır.
Buna göre, Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli ve 2014/6673 başvuru nolu kararı gereği 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolmuş bulunan eldeki dava için 4721 sayılı Kanun'un 1007 maddesi kapsamında dava açılabilmesi imkanı yönünden Anayasa Mahkemesinin belirtilen hak ihlali kararı nazara alındığında, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli kararından sonra 01.11.2012 tarihinde açılan eldeki davanın makul süre içinde açıldığının kabulünün mümkün olmadığı gibi 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki "bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" hükmü gereği dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 20 yıldan fazla süre geçtiği, davacıların murisi adına kadastro sonucu herhangi bir tapu kaydı oluşmadığı, kadastro sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi olma niteliğini kaybetmiş tapu kaydına dayanılarak TMK'nın 1007. maddesi gereğince tazminat talep edilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen karara karşı davacılar vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-l maddesi gereğince esastan reddine karar verimesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.