11. Hukuk Dairesi 2019/807 E. , 2019/7699 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ilgın Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20/06/2017 tarih ve 2015/508 E- 2017/366 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/11/2018 tarih ve 2018/425 E- 2018/1195 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait aracı ile nakliyecilik yaptığını, 24.11.2013 tarihinde davalıya ait orman emvalinin Muğla"dan Afyon iline nakliyesi için anlaşıldığını, Yatağan Orman İşletme Müdürlüğü görevlilerinin refakatinde işlem ve ölçümlerinin yapılarak aracın yüklendiğini, daha sonra kaçak orman ürünü nakledildiği yönünde ihbar üzerine ve müvekkilinin aracının muhafaza altına alındığını, ihbarın asılsız olduğunun anlaşıldığını ve el koyma kararının kaldırıldığını, aracın 27.02.2014 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, müvekkilinin aylık kazancının 4.000 TL" nin altına düşmediğini, müvekkilinin aracının 3 ay 3 gün muhafaza altında kaldığını, maddi ve manevi zararının olduğunu, haksız suç isnadına bulunan davalı hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve davalının iftira suçundan ceza aldığını, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin itibarının zedelendiğini, taahhütlerinin bu sebeple yerine getirilememesi sonucu icra ceza mahkemesince hapsine karar verildiğini ileri sürerek 12.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi zararın 24.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yetki itirazında bulunarak taşınmaz üzerindeki kızılçam ağaçlarının toplam 13.500 TL bedelle satımı konusunda dava dışı... ile anlaştıklarını, ancak paranın gönderilmediğini, ağaçların taşındığı aracın ön ve arka plakalarının gizlenmesi nedeniyle Jandarmanın olay mahallinde inceleme yaptığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, nakliye işinde davacının dava dışı şahısla anlaştığından kendisi ile ilgisinin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıya ait aracın 24.11.2013 tarihinde kolluk görevlileri tarafından Yaraş Orman Deposunda muhafaza altına alındığı ve takipsizlik kararı üzerine 27.02.2014 tarihinde davacıya teslim edildiği, davacının toplamda 93 gün araç yokluğu nedeniyle kazanç kaybına uğradığı, aracın günlük getirisinin ortalama 129,033 TL olduğu, davacının manevi zararının bulunduğu gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kabulüyle 12.000,00 TL’nin 24.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle 2.000,00 TL’nin 24.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurularının, davacının orman emvalini taşırken, davalı tarafından, kaçakçılık yaptığına dair ihbar yapılması üzerine Jandarma ekiplerince davacının aracında inceleme yapıldığı, yapılan incelemede davacının aracında damgasız, yazısız orman emvali bulunduğunun, ayrıca bulunan orman emvaline ilişkin nakliye tezkeresinin bulunmadığının tespit edildiği, nakliye tezkeresinin bulunmaması nedeniyle araca ve yüke elkonulduğu, ancak daha sonra yükün kaçak emval olmadığının anlaşıldığı ve davacı hakkında kaçakçılık suçundan başlatılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu karardan sonra da davalı hakkında iftira suçundan açılan kamu davası sonucunda cezalandırılmasına karar verildiği, davanın davalının davacı hakkında yaptığı haksız suç ihbarından kaynaklandığı, kolluk kuvvetleri tarafından uygulanan elkoyma işleminin davacının damgasız, yazısız orman emvali taşıması ve taşınan orman emvaline ilişkin nakliye tezkeresi bulunmamasından kaynaklandığı, davalının suç ihbarında bulunması ile davacının aracına kolluk kuvvetleri tarafından el konulması arasında uygun bir illiyet bağı bulunmadığı, bu nedenle zarar ile hukuka aykırı eylem arasında illiyet bağının bulunmamasına rağmen maddi tazminata yönelik talebin kabulünün hatalı olduğu, davacının manevi zararının bulunduğu ancak takdir edilen manevi tazminatın yeterli olmadığı gerekçesiyle kabulüne, ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL manevi tazminatın 24.11.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, maddi tazminata ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, taşıma ilişkisine dayalı haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olup davanın kısmen kabulüne dair İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı taraflarca yapılan istinaf başvurularının, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilerek İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılıp davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlığını taşıyan 362/1-a maddesiyle, Bölge Adliye Mahkemelerince verilen ve miktar veya değeri 40.000,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak verilen kararlara karşı temyiz kanun yoluna başvurulamayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu miktar, karar tarihi olan 15.11.2018 tarihi itibariyle 47.530,00 TL’dir. Bölge Adliye Mahkemesince, davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminat tuturı 10.000,00 TL olup bu miktarın yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davalı vekilinin kesin olan karara yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-)Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine istek halinde aşağıda yazılı 160,53 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine 02/12/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.