3. Hukuk Dairesi 2019/3313 E. , 2019/8738 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen, 05/11/2019 tarihinde davacı vekili Av.... ile davalı vekili Av.... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin, kendileri aleyhine İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/770 Esas sayılı dosyasında ... Otoyolu Söke bağlantı yolu otoyol gövdesi inşaat işini birlikte aldıklarını iddia edip ortak girişimden alınan hakediş bedellerinin 1/2"ni talep ettiğini, mahkemece kendileri ile davalı şirketin adi ortaklık oluşturduklarını bu nedenle hakedişlerin paylaşımının eşit şekilde yapılmasına karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini; mahkemece paylaşımın eşit şekilde olmasına karar verildiğine göre masrafların da eşit oranda paylaşılması gerektiğini, kesinleşen kararda masraflara ilişkin bir inceleme yapılmadığını ve bu hususta karar verilmediğini, masrafları kendisinin yaptığını ve bu miktarın 618.802.060,474 TL (eski TL) olduğunun vergi denetim raporu ile belirlendiğini, ayrıca vergi idaresine ödenen 57.316 TL"nin yarısından da davalının sorumlu olduğunu, davalı hissesine düşen toplam 338.059,03 TL"nin faiziyle birlikte tahsili için takip yaptığını, ancak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir.
Davalı, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/770 E. Sayılı davasındaki kararın kesin hüküm oluşturduğunu, vergi denetim raporunun sadece vergisel işleme ilişkin bulunduğunu, davacı ile adi ortaklık oluşturup birlikte iş yaptıklarını ve işin neticesinde belirlenen alacağı tahsil ettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/770 sayılı dosyasının kesin hüküm teşkil etmediği, alınan bilirkişi raporunun benimsendiği gerekçesiyle davalının itirazının 338.059,03 TL asıl alacak, 732.529,04 TL işlemiş faiz (BK 527. maddesi) olmak üzere toplam 1.070.588,07 TL üzerinden iptaline karar verilmiş olup, hükmün, davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 05.06.2012 tarih ve E.2011/17839-K.2012/14693 sayılı ilamı ile "...adi ortaklığın konusunu oluşturan işin yapılması için gerekli olan gerçek maliyet miktarının yapıldıkları tarih itibariyle değerlerinin ne olduğu belirlenmeli, gerçek maliyet bedeli ile davacı tarafın bildirdiği ve ispatladığı harcama kalemleri toplanmalı (mükerrer toplamdan kaçınılarak) ve kesinleşen İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/770 sayılı davasında alınan 30.9.2002 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalı ... Ltd. Şti. tarafından yapıldığı belirlenen masraflar ve ödemelerde değerlendirilerek her bir tarafın hissesine düşen masraf miktarı belirlenmeli ve akabinde davacının davalıdan talep edebileceği masraf miktarı saptanmalı, saptanan bu masraf için geçmişe yönelik masraf istenemeyeceği de gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi" gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyan mahkemece bu defa; "...teknik bilirkişilerin rayiç değerlere göre yaptıkları değerlendirme sonunda masraflara ilişkin maliyet tutarının toplam 548.081,79-TL olduğunun tespit edildiği, masraflara ilişkin fatura ve kayıt belgeleri bulunan toplam miktarın 557.568,64-TL olduğu ve bu miktarın 1/2"si olan 278.784,32-TL"den davalı tarafın sorumlu olduğu, yine davacı tarafça ortaklık kazancı nedeniyle 17/12/2005 tarihli, 40.612,20-TL, yine aynı tarihli 16.704,39-TL, toplamı 57.316,59-TL vergi miktarının 1/2"si olan 28.658,29-TL"den davalı tarafın sorumlu olduğu, buna göre davanın toplam 307.442,61 TL miktar üzerinden davasının kısmen kabulüne" karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dairemizin 22.11.2016 günlü ve 2015/20049 E. 2016/13104 K.sayılı ilamı ile "...mahkemece bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda mali ve muhasebe incelemeleri sonucunda fatura ve kayıt belgeleri bulunan masraf gider nevilerinin belirlendiği miktara hükmedilmiş, İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/770 sayılı davasında alınan 30.9.2002 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalı ... Ltd. Şti. tarafından yapıldığı belirlenen masraflar ve ödemeler değerlendirilmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu 13. Hukuk Dairesi"nin bozma ilamına uygun olmadığı gibi, tarafların haklı itirazlarını da karşılamaktan uzaktır. Hal böyle olunca mahkemece, bozma ilamında belirtilen şekilde, bozma ilamının gerekleri yerine getirelecek şekilde yeni bir bilirkişi heyetinden taraf itirazlarını da karşılayacak şekilde, taraf ve yargıtay denetimine elverişlibir rapor alınarak sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Söz konusu bozma ilamı uyarınca mahkemece; Davacı Dalkar İnşaat Tur. Nak. Taş. San. Tic. AŞ"nin adi ortaklık kapsamında oto yol inşaatı için katlandığı işletme giderlerinin gerçek maliyetinin ve davacı tarafın bildirdiği ve ispatladığı harcama kalemlerinin genel toplamının 689.960,02 TL olup, buna göre davalı ... Tarım Hayv. İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti"nin payına düşenin 344.980,01 TL olduğu, İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı"nın 12/09//2005 tarih 2005-959/40 nolu vergi inceleme raporuna istinaden adi ortaklık adına düzenlenen vergi ve cezalarının uzlaşma komisyonunda uzlaşılarak 57.316,59 TL olarak ödendiğinin görüldüğü, buna göre davalı ... Tarım Hayv. İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. nin payına düşen miktarın 28.658,29 TL olduğu, bu iki kalemin toplanması sonucu davacının davalıdan talep edebileceği masraf miktarının 373.638,30 TL tutarında olduğu, bu bedelden kesinleşen İzmir 3. AHM"nin 2003/770 E. sayılı dosyasında alınan 30/09/2002 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki davalı ... Tarım Hayv. İnş. Nak. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapıldığı belirlenen masraf ve ödemeler toplamı olan 76.514,36 TL"nin yarısının davacının hissesine düşen 38.257,18 TL"nın mahsubunun gerektiği anlaşıldığından, davanın kısmen kabulü ile davalının Torbalı 1. İcra Müdürlüğünün 2007/1078 sayılı dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 335.381,12 TL asıl alacak ile asıl alacağı icra takip tarihinden itibaren işletilecek ve %9 oranı aşılmayacak şekilde yasal faizi ile birlikte devamına; yasal koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteğinin reddine karar verilmiş olup, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının tüm, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6100 sayılı HMK"nun 26/1. maddesine (HUMK.’nın 74. mad.) göre "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." düzenlemesi mevcutur.
Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Diğer taraftan, usuli kazanılmış hak kavramına da kısaca değinilmesinde fayda vardır.
Mülga 1086 sayılı HUMK ve 6100 sayılı HMK"da “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kavram davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle de, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
Tüm bu hukuki açıklamalar ışığında somut olaya gelince; davacı dava dilekçesi ile kendisinin yaptığı masraflar toplamının 618.802.060,474 TL (eski TL) olduğu, ayrıca vergi idaresine ödenen 57.316 TL"nin yarısından da davalının sorumlu olduğu belirtilerek, davalı hissesine düşen toplam 338.059,03 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmektedir.
Mahkemece (bozma öncesi ilk kararı) ile davalının itirazının 338.059,03 TL asıl alacak üzerinden kabulüne karar verilmiş olup, kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından İzmir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/770 sayılı dosyasında alınan 30.9.2002 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davalı ... Ltd. Şti. tarafından yapıldığı belirlenen masraflar ve ödemeler de değerlendirilerek, tarafların hissesine düşen masraf miktarının belirlenerek davacının davalıdan talep edebileceği masraf miktarının saptanması gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur.
Bozma sonrası mahkemece (halihazırda temyize esas üçüncü karar) hükme esas alınan bilirkişi raporu ile, davacının yapmış olduğu toplam maliyetin 689.960,02 TL olduğu, davacı tarafından ödenen vergi cezasının 57.316,59 TL olduğu ve bu bedellerin toplamı sonrası davacı alacağının 373.638,30 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat belirtilmiş, mahkemece de bu bedelden davalının yapmış olduğu masrafın (76.514,36 TL"nin yarısının) mahsubu sonrası davacı alacağının 335.381,12 TL olduğu yönünde hüküm kurulmuş ise de; dava dilekçesinin tetkikinde, davacının yaptığı ve talepte bulunduğu masraflar toplamının 618.802,060,474 TL (hükme esas alınan miktar 689.960,02 TL ) olduğu, ayrıca vergi idaresine ödenen 57.316 TL"nin yarısından da davalının sorumlu olduğu belirtilerek, davalı hissesine düşen toplam 338.059,03 TL"nin tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yine bozmaya esas alınan 30.9.2002 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davalı ... Ltd. Şti. tarafından yapılan ödemeler toplamının 107.346.488 TL olduğu; davacı tarafından 30.830,13 TL ödeme yapılması sonrası bakiye alacağın 76.514,36 TL olduğunun kaldığının belirtilmesi üzerine, mahkemece de bakiye 76.514,36 TL"nin yarısı olan 38.257,18 TL"nin mahsuplaşmaya esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Oysa ki, taraflar yapmış oldukları masraflardan eşit oranda sorumlu olduğundan, mahkemece davalı tarafından yapılan toplam 107.346.488 TL masrafın yarısı tespit edilip (53.673,24 TL) tespit edilen bu meblağdan davacı tarafından yapılan 30.000 TL"lik ödeme düşüldükten sonra kalan (23.673,24 TL) meblağın davacı alacağından mahsubu sonrası, hüküm kurmak olmalıdır.
O halde, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmak suretiyle ve taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu yönüyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin yekdiğerinden alınıp davalı yekdiğerine verilmesine,
6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/11/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.