Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/6319
Karar No: 2018/3144
Karar Tarihi: 08.03.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/6319 Esas 2018/3144 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/6319 E.  ,  2018/3144 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ...ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece asıl ve birleştirilen davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.02.2018 ... günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... vekili Avukat gelmedi yokluğunda, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... Peçe tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan ... Tuzcuoğlu’nun maliki olduğu 78 ada 74 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, olmazsa tenkise karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada ise, asıl davada 1 ve 2 nolu bağımsız bölümler hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının 2 nolu bağımsız bölüm kaydına işlendiği halde 1 nolu bağımsız bölüm kaydına işlenmediğini, anılan bağımsız bölümün davalı ... tarafından diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiğini, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini, işlemin muvazaalı olduğunu belirtip tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tescilini istemişlerdir.
    Davalılar, satışların gerçek olduğunu ve bedeli karşılığında yapıldıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temliklerin gerçek bir satış işlemi olduğu, mal kaçırmak amacıyla yapılmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan asıl ve bileştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ... Tuzcuoğlu’nun kayden maliki olduğu 78 ada 74 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 2 nolu bağımsız bölümleri 27.12.1996 tarihinde davalı oğlu ...’a satış suretiyle temlik ettiği, asıl davanın devamı sırasında davalı ...’ın 2 nolu bağımsız bölümü 20.06.2012 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, 1937 doğumlu muris ...’in 14.02.2012 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davacı çocukları ... ... , davalı oğlu ... ile dava dışı eşi ... ve ...’den olma çocukları ... ve ...’nin kaldıkları anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olayda, mirasbırakanın taşınmazları oğlu ...’a temlik ettiği tarih itibariyle taşınmazların akit bedeli ile gerçek değeri arasında bariz fark olduğunun keşfen saptandığı; öte yandan satış bedeli karşılığı 30.12.1996 tarihinde mirasbırakanın banka hesabına yatırıldığı belirtilen paranın aynı tarihte banka hesabından çekildiği, çekişmeli taşınmazların 2005 yılında mirasbırakan tarafından kiraya verildiği, 2009 yılına kadar taşınmazların elektrik ve su aboneliklerinin muris adına kayıtlı olduğu, mirasbırakanın taşınmazlarını aynı anda satmasını gerektirecek bir ihtiyacı bulunduğunun ortaya konulamadığı, dinlenen tanık beyanlarından ve özellikle davalı tanığı ... Pırıldar’ın anlatımlarından, devir tarihinde davalı ...’ın murisin mal varlığı ile yaşamını sürdürdüğü, temlik tarihinde taşınmazları satın alacak ekonomik gücünün bulunmadığı, bir çok borcunun muris tarafından ödendiğinin ifade edildiği, diğer yandan davalıların liseden arkadaş oldukları, asıl davanın devamı sırasında 1 nolu bağımsız bölümü davalı ...’a devredilmiş ise de ... tarafından gerçek satış bedelinin ödendiğinin kanıtlanamadığı, bu hali ile davalı ...’ın iyiniyetli olmayıp Türk Medeni Kanununun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, toplanan deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Davacıların yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 30.12.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.630.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, 08.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi