23. Hukuk Dairesi 2016/8968 E. , 2020/405 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkil şirketin davalıdan ihale ile üstlendiği iş nedeniyle 88.280,00 TL tutarında teminat mektubu verdiğini, davalı aleyhine müvekkil şirketin personeli ... tarafından açılan iş davası sonucunda davacının 25.462,44 TL ödeme yaptığını, davalının müvekkil şirkete karşı rücu davası açmak yerine bankaya müracaat ederek ihale için verilen teminat mektubundan 25.462,44 TL"lik kısmın nakde çevrilerek hesaplarına gönderilmesini talep ettiğini, müvekkil şirketin ticari yaşamının olumsuz etkilenmemesi için bu miktarı davalı şirketin hesabına yatırdığını ileri sürerek 25.462,44 TL"nin 10/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; iş alacağından davacı yüklenicinin sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamında; asıl ve alt işverenlerin yasa gereğince işçiye karşı birlikte sorumlu oldukları, bu nedenle sorumluluğu 1/2 şer oranında asıl ve alt işverenin paylaşması gerektiği, ancak alt işveren olan davacının sorumluluğunun işçiyi çalıştırdığı dönemle sınırlı olacağı,yıllık izin ücretinden son işverenin sorumlu tutulması gerektiği, ayrıca Adana 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/986 esas 2013/775 karar sayılı kararına göre ödenmesi gerekenden fazla faiz talep edildiği ve ödendiği, bu fazlalığın davacıdan istenemeyeceği,işçilik alacakları ile fer"ilerinin davacının dönemine isabet eden kısmının 5.313,65 TL olduğu, bu miktarın yarısından 2.656,82 TL davacının sorumlu olduğu gerekçesiyle 22.746.00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan istirdat davasıdır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı üst işveren ve davacı yükleniciye ait sorumluluk yarı yarıya belirlenmiş ve bu bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğu halde yarı oranında sorumluluğa karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.