1. Hukuk Dairesi 2018/2183 E. , 2019/2024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, davalı ... ...’nin, kendisinin ehliyetsizliğinden, yaşlılığından ve okuma-yazma bilmemesinden yararlanarak, yine kendisine ait olan 2.100 m2 miktarındaki taşınmazı sattığı kanısı uyandırmak suretiyle daha değerli olan dava konusu 194 ada 83 parsel sayılı taşınmazı 18/04/2013 tarihinde satış yoluyla kendisine temlikini sağladıktan sonra 22/04/2013 tarihinde taşınmazı diğer davalı ..."a devrettiğini, her iki davalının dayanışma içinde olduklarını ileri sürerek çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının taşınmazı serbest iradesi ile sattığını, davalı ... ise, taşınmazı diğer davalı ......den tapu kaydına güven ilkesi gereğince satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ilk temlik tarihinde davacının hukuki ehliyeti haiz olmadığı, ilk temlikten sadece 4 gün sonra ikinci temlikin yapıldığı, bedeller arasında arasında fahiş oranda fark bulunduğu, kayıt maliki diğer davalı ...’ın aynı bölgede davacı ile paydaş olduğu taşınmazlarının bulunduğu dikkate alındığında her iki davalının dayanışma içinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar vekili tarafından istinafı üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; ilk el olan davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle, kayıt maliki diğer davalı ...’ın ise kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 194 ada 83 parsel sayılı taşınmazını 18.04.2013 tarihinde davalılardan ...’e, onun da 22.04.2013 tarihinde diğer davalı ...’a satış suretiyle devrettiği, Adli Tıp Kurulu 4. İhtisas Kurulunun 10/08/2016 tarihli raporundan davacının 18/04/2013 (17/04/2013) tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 2.maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesinin özel hükümleri getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK"nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def"i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (resen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarih l990/4 esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
Somut olaya gelince, davacının ilk temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığı, satış bedelleri ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğu, çekişme konusu taşınmazın kısa aralıklarla el değiştirdiği, davalılardan kayıt maliki Osman’ın çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede başka taşınmazları olduğu gibi davacı ile paydaş olduğu taşınmazının da bulunduğu gözetildiğinde, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettikleri ve davalı ...’ın iktisabının iyiniyetli olmadığı sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, kayıt maliki davalı ...’ın TMK’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanmayacağı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nun 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.