21. Hukuk Dairesi 2016/16707 E. , 2017/3822 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalılardan Karayolları ile Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kararın gerektirici nedenlere göre, davacının tüm, davalılar karayolları ve Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı olarak kalan sair temyiz itirazının reddine,
2- Dava, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece,1693,20 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ..., ...Sigorta A.Ş. ve...Sigorta A.Ş."den müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, ...Sigorta A.Ş. ve...Sigorta A.Ş"nin sigorta poliçeleri kapsamında sorumlu tutulmalarına, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davacının ... Ses Otobüs Firmasına ait ...plakalı otobüste muavin olarak çalıştığı, 17.08.1999 tarihinde ..."dan İstanbul"a seyir halinde iken depremin gerçekleştiği, üst geçidin depremin etkisi ile yıkılarak seyir halindeki otobüsün üzerine ve önüne düştüğü, arkadan gelmekte olan bir kamyonun da otobüse bu olay nedeniyle arkadan çaptığı, bu şekilde birçok yolcu ve şoförün hayatını kaybettiği, davacının ise sürekli iş göremez duruma geldiği anlaşılmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren; Çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup, bu çerçevede, risklerden kaçınmak, kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek, risk değerlendirmesi yapmak, yaptırmak, teknik gelişmelere uyum göstermek, tehlikeli olanı tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek, mesleki riskleri önlemek, eğitim ve bilgi vermek dahil her türlü tedbiri almak, gerekli araç ve gereçleri sağlamak, sağlık ve güvenlik tedbirlerini değişen şartlara uygun hale getirmek ve mevcut iş yerinin iyileştirilmesi için çalışmalar yapmak, diğer bir deyişle işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
4857 sayılı Kanun"un 77. ve devamı bir kısım maddeleri 30.06.2012 tarih ve 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu"nun 37. maddesiyle, 01.01.2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere yürürlükten kaldırılmış olup, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini alma yükümünü daha ayrıntılı bir biçimde düzenlemiştir. Gerek, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77. maddesi ve gerekse 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. ve 5. maddeleri ile bunu uygun olarak çıkarılan iş güvenliği yönetmelik hükümleri işverenin sorumluluğunu objektifleştiren kriterler olarak değerlendirilmelidir. Bu kapsamda işveren özen yükümlülüğü kapsamında alması gereken önlemleri almamış ve bu nedenle de zararlandırıcı bir olay meydana gelmiş ise akti yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenin bu zarardan sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Fakat işverinin almadığı ya da eksik aldığı bu önlemler ile zararlandırıcı olay arasında nedensellik olması esastır. Diğer bir ifade ile eğer zararlı netice ile işverence hiç alınmayan ya da eksik alınan önlemler arasında doğrudan bir bağ kurulamıyor ise bu zararlı neticeden işverenin sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. Aksinin kabulü işverenin oldukça geniş sınırlar içeren akti sorumluluğunun sınırlarının daha da genişletilmesi olur ki, bu kabul edilebilir bir hal değildir. Yine kaza ile işverence alınmayan önlemler arasında uygun illiyet bağının bulunması da işverinin sorumluluğu için esastır.
Somut olayda; Mahkemece kusur bilirkişi heyet raporları hükme esas alınmışsa da; bu raporlardaki değerlendirme ve neticeten varılan sonuç hatalı olmuştur. Zira bir işverenin çalışanına karşı özen yükümlülüğü bulunmakla birlikte buradaki akdi yükümlülüğü sınırsız değildir. Eğer zararlandırıcı olay kazaya uğrayanın ağır kusurundan kaynaklanmışsa ve/veya olayın oluş şekline göre taraflara atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığı anlaşılıyorsa illiyet bağının kesilmesi söz konusu olacaktır. Bu bağlamda, zararlandırıcı sigorta olayında işverenin özen yükümlülüğü kapsamında alabileceği bir tedbirin bulunduğundan ve giderek sorumluluğunu gerektirecek bir kusurunun olduğundan bahsetme imkanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca taraflara atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığı, işveren bakımından nedensellik bağının kesildiği, bu nedenle işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceği, bu açıdan hükme esas alınan ve mahkemece itibar edilen kusur raporlarının oluşa uygun olmadığı, neticeten davanın reddi gerektiği ortadadır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı"ya iadesine
11.05.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.