Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/500
Karar No: 2019/8874
Karar Tarihi: 07.11.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/500 Esas 2019/8874 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/500 E.  ,  2019/8874 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki asıl elatmanın önlenmesi ve birleşen tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı tarafından istenilmiş ise de, temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan davacı ve davalı ..."nun temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı ...’na ait tarla vasfındaki üç adet taşınmazı noterde yaptıkları icar sözleşmesi ile kiraladığını, diğer davalı ...’ın ise kiraladığı tarlaları yer sahibi ile birlikte ekeceğini beyan ederek tarlalarda ekim dikim faaliyetini başlatan kişi olduğunu, 2010 yılının Kasım ayında davacının taşınmazlarda ekim hazırlığı yaparken davalı ...’ın bu tarlalarda çalıştığını gördüğünü, çalışmaları sonlandırmasını istemesi üzerine davalının diğer davalı ... adına taşınmazı işlediğini bildirdiğini, davalının mevcut kontrata karşın çalışmasına izin vermeyerek tarlayı kendisinin ekeceğini bildirdiğini, davalının sözleşmeyi fesih beyanına rağmen kendisine resmi veya yazılı bir bildirimde bulunulmadığını, feshin tek taraflı beyanla gerçekleşemeyeceğini, davalının eyleminin açıkça hukuka aykırı olduğunu, fesih sürelerine uyarak sözleşmeyi feshedebileceğini, belirterek dava konusu edilen taşınmazlara davalıların sözleşme sonu olan 31/11/2011 tarihine kadar müdahalelerinin men’ine karar verilmesini talep etmiş, birleşen davada ise; davalının hukuka aykırı eylemleri nedeniyle kiraladığı taşınmazlarda ekim faaliyetini gerçekleştiremediğinden domates ekimi gerçekleştirebilseydi elde edeceği kazancı davalıdan talep etmiştir.
    Davalı ...; davalı ... ile davacı ... arasında Karacabey 2. Noterliğinin 03/05/2010 tarihli 02441 yevmiye numaralı arazi kira sözleşmesi yapıldığını, yapılan bu sözleşme ile ... ili Karacabey ilçesi Küçükkarağaç köyünde bulunan üç adet tarlanın tarımsal faaliyette kullanması amacıyla sadece ..."e kiralandığını, sözleşmenin 5. mad. "Kiracı , kiraya verenin yazılı oluru olmadan kiralan taşınmazı başkasına kiralayamaz, yanına ortak alamaz. aksi taktirde kiraya veren süre bitimini beklemeksizin kira sözleşmesini bu nedenle feshedebilir" düzenlemesinin bulunduğunu, davacı ..."in bu maddeyi açıkça ihlal ettiğini ve tarlaları 3. kişi ..."in kullandığının tespit edilmesi üzerine kira sözleşmesinin 5. maddesi gereği sözleşmeyi feshettiğini, mülkiyet hakkı gereği 3.kişiyi men ettikten sonra da fiilen zilyet olan davalının taşınmazlara enginar ve buğday ektiğini, dava konusu taşınmazların davalı malik tarafından ekildiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
    Davalı ...; davalı ...’nun tarlalarına girmediğini, çalışmadığını, ekmediğini, böyle bir işi ... adına da yapmadığını, belirterek davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece; asıl dava hakkında dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden ise davanın reddine yönelik olarak verilen karar Yargıtay 6.H.D.nin 21/10/2015 tarih ve 2014/9926-2015/8766 E/K sayılı ilamı ile, davacının sair temyiz istemleri reddedilerek tazminata ilişkin temyiz itirazlarına gelince; fesih ihtarı usulüne uygun tebliğ edilmediğinden sonuç doğurmayacağı belirtilerek, davacının sözleşme süresi ile sınırlı olarak tazminat isteme hakkı doğduğundan bahisle bozma kararı verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl dava hakkında dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava yönünden ise taleple bağlı kalınarak 10.000.00 TL tazminatın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; söz konusu karar davacı ve davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı ve davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacının faiz başlangıç tarihine ilişkin temyiz itirazlarına gelince: HMK 26.maddesi hükmüne göre Mahkeme, tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak Mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Açılan bir davada hakim istenilenden fazlasına veya başka bir şeye hükmedemez. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
    Taleple bağlılık ilkesi, talep edilmeyene karar vermeme, talep edilenden fazlasına karar vermeme ve talep edilenden farklı bir şeye karar vermeme biçimlerinde Mahkeme kararının sınırları belirler şekilde karşımıza çıkmaktadır. Mahkemece dava dilekçesine bakılarak tespit edilecek bu sınırlar, talep edilen hukuki sonuçtur.
    Somut olaya gelince, davacı tarafından açılan 12.08.2011 tarihli birleşen davada kar kaybı nedeniyle uğranılan 10.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte tahsili talep edilmiş olup, Mahkemece taleple bağlı kalınarak hükmedilen tazminat miktarına dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, taleple bağlılık kuralına aykırı olarak hüküm altına alınan tutara karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz uygulanması doğru görülmemiştir.
    3- Davalının hükmedilen tazminat miktarında indirim yapılmasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshi mümkün değildir. Kiraya verenin tek yanlı olarak akdi feshetmesi ve kiralanana el koyması sözleşmenin ihlali niteliğindedir. Bu durumda davalı kiraya verenin kiracının kar mahrumiyetinden sorumlu olduğu kabul edilmelidir ancak önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere bu sorumluluk sınırsız değildir. Kiracının isteyebileceği kar kaybının hesabında; davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği, aynı nitelikli başka bir taşınmazı yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi, belirlenen sürede kiracının ekeceği ürüne göre ekim sezonları da gözetilerek ekimin yapılamamasından kaynaklanan kazanç kaybı varsa bundan kiraya verenin sorumlu tutulması gerekir. Ayrıca TBK 123(BK 106) ve TBK 124(BK 108) maddeleri gereğince kar kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen TBK 408 (BK 325 maddesi) hükmünde gösterilen kesinti yönteminin de uygulanması gereklidir. Bu yönteme göre kar kaybı sözleşme ifa ile bitse idi zarar görenin elde etmesi muhtemel bütün gelirlerden yapması gereken bilcümle zorunlu harcama kalemleri ile sözleşme süresinden evvel feshedildiğinden süresinden evvel fesih nedeniyle sağladığı tasarruf ettiği haklar yine bu süre içerisinde başka işten sağlayacağı veya kasten sağlamaktan kaçındığı kazanç miktarları toplamı indirilerek bulunur. Elde edilecek fark miktara da net kâr denilir. Bu yöntemde uygun kar kaybı zararı hesaplanırken davacının davalıya ödemesi gereken kira paraları da elbette davacının yapması gereken zorunlu giderlerdendir. Bu nedenle mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bilirkişi marifetiyle benzer nitelikteki bir işyerinin kiralanması için gerekli sürenin belirlenmesi ve belirlenen bu süre kadar mahrum kalınan kar kaybı zararının hesaplanması gerekirken eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince hükmün tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi