21. Hukuk Dairesi 2016/2044 E. , 2017/3933 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, murisi ...."in, davalılardan işverene ait işyerinde 1994-2005 yılları arasında geçen çalışmalarının tespitine, 30.01.2005 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının vefat eden oğlu ..."in 1994-2005 tarihleri arasında davalı işyerinde kesintisiz olarak geçen çalışmalarının tespiti ile davacıya ...."in ölüm tarihi olan 30.01.2005 tarihi itibariyle aylık bağlanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece,hak düşümü nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, tespiti istenen dönemde davacı adına 15.10.1994-31.01.1995 tarihleri arasında dava dışı 10001 sicil numaralı ..... unvanlı işyerinden, 01.06.1998 ile 20.12.1999 tarihleri arasında ise davalı işyerinden hizmet bildirildiği, davalı işyerinin 01.06.1998 ile 05.03.2000 tarihleri arasında kanun kapsamında bulunduğu,dönem bordrolarının dosyada olmadığı,komşu işyeri tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır." hükmünü içermektedir. Madde hükmünden yazılı hak düşürücü sürenin, yönetmelikte belirtilen belgeleri işveren tarafından Kuruma verilmeyen sigortalıları kapsamakta olduğu, işe giriş bildirgesi verilmiş sigortalılar yönünden hak düşürücü sürenin işlemeyeceği anlaşılmaktadır. Yargıtay HGK"nun 03.03.2004 tarih 2004/21-139 Esas-117 Karar ve 05.02.2003 tarih 2003/10-7 Esas-53 Karar sayılı ilamları da bu yönlere işaret etmektedir.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu ve diğerleri şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Kesintili çalışmanın varlığı halinde ise, kesintinin öncesi ve sonrasında oluşacak her çalışma devresi için dava koşullarının varlığı yukarıda belirtilen olgular dikkate alınarak belirlenecektir.
Somut olayda, davacı murisinin adına davalı işyerinden 01.06.1998 ile 20.12.1999 tarihleri arasında hizmet bildirildiği ve davacının bu tarihten önceki ve sonraki çalışmasının tespitini istediği anlaşılmaktadır. Davacının çalışmalarının hizmet bildirimini de kapsar şekilde kesintisiz devam etmesi halinde, hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Yapılacak iş, işin esasına girilerek, dönem bordrolarını istemek, dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak,tanıklarca davacı murisinin bir dönem İstanbul"a gittiği belirtildiğinden bu hususu da araştırmak,davacının askerlik yapıp yapmadığını, sevk ve terhis tarihlerini ilgili askerlik şubesinden sormak , gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
15/05/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
M.B.